Sev Kardeşim Demek Gerek Herkese…
Sev Kardeşim Demek Gerek
Sevmek, sevgi, sevgili… 14 Şubat Sevgililer Günü vesilesiyle sevgi ve aşk üzerine bildiklerimizi gözden geçirelim ve sevmenin, sevilmenin, aşık olmanın birçoğumuzun hayatında nasıl bir rolü ya da önemi olduğu üzerine birkaç söz söyleyelim istedim.
Türk Dil Kurumu tarafından “sevgi” sözcüğü; “insanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu” olarak tanımlanmakta. Kardeş, anne, baba, çocuk, arkadaş, sevgili, kedi,köpek, doğa… Liste uzar gider… Evet, hissedilen duyguların yoğunluğu farklı olsa da hepsine karşı içimizde bir sevgi vardır. “Aşk” kelimesi de Türk Dil Kurumu tarafından “aşırı sevgi ve bağlılık duygusu” olarak ifade edilmektedir. Kimimiz aşık oluruz midemizde kelebekler uçuşur, kimimiz aşktan yemek-içmekten kesiliriz, kimimize ise aşk “normalde hiç yapmayacağı şeyleri yaptırır”, bazılarımız ise “hayatında hiç aşık olmamıştır”…
Aşk ve sevginin insan hayatındaki yeri büyüktür, yadsınamaz. Bu durum kendisine sanatta da yansıma bulmuştur. Bu iki duygu, sanatın her alanında önemli bir yere sahip olmuştur. Görsel sanatlardan ebebiyata sanatçılar eserlerinde aşk, sevgi, ilişkiler üzerine çok şey söylemiş, pek çok şey yazmıştır. Aşkın kelimelerle nasıl ifade edildiğini düşündüğümde, benim aklıma ilk gelen “aşık olmadan yaşamak yaşamak değildir” diyen Nazım Hikmet’in sevdiği kadınlara yazdığı şiirler… Bunların bazılarını anmadan geçmek istemedim…
içinde sen varsın, şarkının mısraların:
içinde sen.
karşımda sen oturursun,çalışırım:
Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte.
“sen esirliğim ve hürriyetimsin, çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin, sen memleketimsin.Karşımda sen.
“Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da…
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değjl. Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte,
Yani yürekte…”
(Nazım Hikmet Ran, Tahir ile Zühre Meselesi)
*
Sen ela gözlerinde yeşil hareler, sen büyük, güzel ve muzaffer ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin…” (Nazım Hikmet Ran,Sen)
Geldim
Kaldım
Güldüm
Öldüm”
(Nazım Hikmet Ran, Vera’ya)
Ne güzel, ne kadar duygulu demiş şair… Evet, Nazım Hikmet’in bu insanı duygulandıran mıs-ralarından sonra belki de bahsetmek gereken | nokta aşkın, sevginin, ilişkilerin içinde barındırdığı dinamikleri nasıl anlayabiliriz? Bazı insanlar aşık olunca “ayakları yerden kesiliyorsa”, bazıları için “aşk mutluluğun vazgeçilmez bir şartıysa” bazılarıysa her ilişkisinden sonra “aşka dahada baglanıyorsa” belki de düşünmemiz gereken bu duyguunun ya da bizde hissettirdiklerinin bir tarifi varmıki?
| “nedir bizi birtakım kararlar almaya ya da almamaya iten?
Aşk le ilişkiler üzerine yıllardır pek çok farklı alanda araştırmalar yapılmış, bilim insanları “aşkın kimyası” üzerine değerli önemli çalışmalarada imza atmıştır. Çoğumuzun hayatında varolan duyguyu kimimiz sevgi olarak kimide aşk olarak açıga vurur insan davranışlarını ve onların sonuçlarını anlama ve anlamlandırma yolunda aşk ve ilişkiler sevgi ve sevgili bilim düzenli yöneldiği bir alan olmuştur. “Aşkın ya da sevginin olmazsa olmazları” gibi veya “Aşka ulaşmak için izlememiz gereken yollar” gibi maddeler sıralamak yazının konusunun dışında kalıyor. Şimdi sizlere kısaca bahsetmek istediğim açıklama yaptığım çalışmalar sonucunda ikili ilişkiler, romantik ilişkiler, eş ilişkilşjfr’ flerineBakınlık içeren sevgililik ya da aşl^fomupl neye göre veyahut kime göre, hangi koşjjllaB mutluluğu barındırdığı.
Kısacası ikili ilişkile dinamikleri…
İnsanların tutukları ve bunun soyucu olan davranışları beklentileri örtüştüğünde ortaya çıkan duygu mutluluk kendi kendini tatmin olarak ifade edilir. Aynı şekilde ikili ilişkilerde de sevgililer ya da eşler yaşamakta olduğu ilişkiden duyduğu mutluluğu ifade ederken “Mutluyum çünkü…” ile başlayan cümlelerine kimi zaman “bana her gün farklı şekillerde sevgi ilişkisini gösteriyor; kimi zaman çiçek alıyor kimi
zaman güzel bir sözle bunu bana hissettiriyor” karşısındakine “çok romantik”, “çocuklarına çok iyi bir baba yada anne”, “ailemle arası çok iyi”, “babam evi geçindirmek ¦ için çok çalışıyor” gibi devam etmişlerdir… Burada dikkat çeken en önemli nokta; kişilerin yaşadıkları ilişki içindeki mutluluğunu belirleyen; onların sevgililerinineşlerinin davranışlarının kendi beklentileriyle ne ölçüde uyum içinde olduğudur. Daha öncede belirttiğim gibi; sizin karşı taraftan beklentinizle karşı tarafın davranışı uyum içinde olursa bunun sonucunda hissedilen duygu mutluluk olarak ifade edilir. Cinsiyete, yaşa, ekonomik duruma, eğitim düzeyine göre bu beklentiler değişiklik gösterir gösterebilir. Fakat, değişen beklentiyle birlikte davranışta da değişiklik söz konusuysa ilişkinin hissettirdiği yine mutluluktur.
Herhalde birçoğumuz yaşadığımız ilişkide mutlu olmak isteriz, bu arkadaşlıkta da böyledir, ailemizle olan ilişkimizde de… Eğer yaşadığımız ilişki bizi mutlu etmiyorsa, bize hissettirdiği duygu mutluluktan çok mutsuzluksa birçoğumuz için çözümün yolu ilişkiyi sonlandırmaktan geçer… Bazılarımız bazen çevremizdeki kişilerin ilişkilerine gıptayla bakarız, bazen de bir kişinin ilişkisini düşünüp “Ben hayatta böyle bir kişiyle bir ilişki yaşayamazdım” diye geçiririz içimizden… Peki ama hiç düşündünüz mü o kişinin ilişkisinden beklediği sizin beklentinizden farklıysa… Siz her gün sevgilinizi görmeyi, ondan “güzel sözler” duymayı isterken arkadaşınız kendine göre “sınıriarı belli olan, güzel sözlerin havada uçuşmadığı” bir ilişki istiyorsa…
Sevgi ve beklentilerinizin gerçekleşmesi dileğiyle… Şimdiden 14 Şubat Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun!
Dr. Özgür Çelenk