Teknoloji ve Bilim Arasındaki İnce Çizği
Teknoloji ve Bilim Arasındaki İnce Çizği
Nasıl yeni bir bilimsel bilgi şu anki gözlem raporları ideal gerçek arasında bir köprü ise, teknolojik ürünlerde şimdiki hayatımız ile sonsuz mutluluk, sonsuz huzur, sonsuz sağlık arasında bir köprüdür.
İşte teknoloji ve bilmin amaçsal açıdan ayrıldığı en önemli noktalardan biri budur. Doğayı insan arzuları doğrultusunda manipüle etme amacı güden teknoloji ile bilimin sonuç ürünleri bambaşkadır. Teknoloji, ortaya arzulanmız yönünde bir ürün veya bir teknik koymayı amaçlarken; bilim yalnızca orada duran gerçeğe bir adım daha yaklaşma amacı güder. Aynca bu noktada bir şeyi de vurgulamak istiyorum. Teknolojiden bahsederken, yönlendirici güç olarak arzu yerine ihtiyaç’ kelimesini kullanmak kanımca hiç de doğru değildir. Zira insanın doğası gereği ‘artı bir değer elde etmenin verdiği arzu tatmini’, bir ihtiyacı karşılamaktan çok daha kuvvetli bir itici güçtür. Hiçbirimizin doğamız gereği teknolojik ürünlere ihtiyacı yoktur, onlar olmadan da bittabi yaşayabiliriz. Ancak doğayı içinde yaşamaktan haz duyacağımız yönde manipüle edip, yeniden kurmak bize yaşamamızı anlamlandırmada önemli bir temel oluşturmaktadır. Bu sebepledir ki tek- nojpji bilimden çok daha önce doğmuştur. Tarih öncesi çağlarda yontulan taşlar insanlığın ilk teknolojik ürünleridir. Komik gelebilir ancak hayvanlan kuşların yuva yapması, kargaların ve primatların alet kullanması gibi teknolojik faaliyetler yürütürler. Demem o ki doğayı manüpüle etmek için asılda hiç bir bilimsel bilğiye ihtiyac yoktur.
Nasıl yeni bir bilimsel bilgi şu anki gözlem raporları ideal gerçek arasında bir köprü ise, teknolojik ürünlerde şimdiki hayatımız ile sonsuz mutluluk, sonsuz huzur, sonsuz sağlık arasında bir köprüdür. Tekrar etmekte fayda var ki buna ihtiyaç demek çok manasızdır. Zira böyle diyecek olursak devamlı ilerleyen bu süreçte ihtiyaçların sürekli dönemin şartlarına göre güncellenmesi gerekmektedir. Misal, bin yıl sonra belediye otobüslerinin yerini ışınlanma aldığında, herkes günde 15-20 sefer Taksim Sanyer arasında ışınlanma ihtiyacı hissedebilir. (İşe götürmesi gereken dosyasını evde unuttuğu için eve geri ışınlanacak, öğle yemeğini evde yemek için bir daha ışınlanacak, üzerine kahve dökülen ceketini değiştirmek için yeniden ışınlanacak falan filan…) Bu bin yıl sonranın insanlarıyla konuşsak muhtemelen şu an içinde yaşadığımız toplumda, her gününün iki saatini bu güzergâhta harcayan insanlann nasıl yaşayabildiklerine inanamayacaklarını söyleyeceklerdir. Nitekim, kendisi, kendi çağında standart olarak tanımlanmış teknolojinin içinde doğmuştur ve onlara alışmıştır. (Dedikleri gibi: İhtiyaç icadın değil, icat ihtiyacın anasıdır.)
Sözün özü, bilim doğada zaten olanı göstermeyi amaçlar, teknoloji ise insanların arzularına hitaben doğayı manipüle etmeyi. Teknoloji ile bilimin farkı burada bitmiyor en önemlisi teknolojinin niye uygulamalı bilme indirğnemeyeceğidir.