Yurt İçi Tatil

Rize ve Ardeşen Seyahati

Rize ve Ardeşen Seyahat Notları
Rize ve Ardeşen Gezisi
Rize ve Ardeşen Seyahati

Rize ve Ardeşen Yolculuk Notları

İbrahim Uzun’un kaleminden Rize ve Ardeşen yolculuk notları:

Karadenizin şirin ili Rize’ye ulaştıgımda akşam vakti olmak üzereydi. Şehre girişimizde geçtiğimiz yollar ve gördüğümüz binalar buraya oldukça fazla yatırım yapılmış oldugunun göstergesiydi. Kıyı yolu, denizden doldurularak yapılmış bir yoldu. Denizden yer kazanılmıştı.Bugüne dek başbakanları, bakanları ve dünyaca meşhur ilim adamlarını yetiştirmiş olan Rize normal olarak bu şekilde bir görüntüyü hakketmişti.

Kuşbakışı Rize
Kuşbakışı Rize

Rize’ye vardığımızda İslampaşa Mahallesi’ne doğru yol almıştık. Dokuma tezgahları diye bizlere söylenen atölyelere gidiyorduk. Hepimiz alışverişe yönelmiştik. Bense atölyeyi görmeyi tercih etmiştim. Kızların hepsi marifetlerini kullanarak dokuduğu bu bez Rize beziydi. Şile bezine benziyordu fakat ondan ayrıydı. Piyasada düzmece Rize bezi diye satılanlar da vardı. Gerçeği bej renginde olup üstünde örümler ve de ajurlar bulunmaktaydı. Hint kenevirinden uygulanan binlerce senedir sürdürülen bu dokuma geleneği acep ihtiyaç duyulan ilgiyi görmüş müydü? Evet ihtiyaç duyulan destek verilmiş, dışa açılmıştı. Saka Türkleri’nden kalan bu dokuma işini tutup epey daha geliştirmek, yeterince tanıtımını yapmak gerekliydi.

Mağazasının elverişli olan bir yerinde çalan Kolbastı müziği ile birlikte kadınlar bir de gosteri  yapmıştı bizlere. Trabzon’dayken öğrendiğime nazaran şimdilerde epey moda olan ve tartışmaları bu düzenli dans “Serseri oyunu, Faroz Kesmesi ” almıştı ve şimdilerde bu dansa Kolbastı deniliyordu. Denizciliğin figürlerini de içinede alan bu dans izleyenlere büyük bir zevk vermişti. Alışverişler ve incelemeler tamamlandıktan sonrasında otelimize dönüyorduk.

Ilk olarak eşyalarımızı bırakmak maksatıyla Seyahat Otelcilik Uygulama Oteline gittik. Eşyalarımızı bıraktık. Her daim olduğu benzer biçimde informasyon alabileceğim mahalli insanları arıyordum. Bahçede çay içerken Rizeli olacağını simalarından ve konuşmalarından anlamış oldugum üç kişiye hafifce iliştim. Olanca samimiyetleriyle masalarına oturmamı ve çay içmemi teklif ettiler. Muhabbetimiz epeyce İçten geçmekteydi, vaz gecme niyetleri yoktu. Tabii hallerive konuşma biçimlerini hayretle seyrediyordum. O arada grup liderimizin toplanma düdüğü çalındı. Rizeliler aman erken gel bu muhabete devam edelim demişlerdi, onların da hoşuna gidiyordu muhabbet.

Rize gezisi
Rize seyahati

1877’de yazdığı Trabzon Tarihsel eserinde Şakir Şevket, Rize’nin doğusunda yeralan dere kenarlarında pirinç ekildiği için dereye Rumca pirinç anlamındaki “Iriziyos” verildiğini ve şehrin adının bundan türediğini anlatır. M.S 131 senesinde buralara gelen Arianos Rize Çayı’nın adını Yunanca “Askuros” diye verir. Askur Oğuzları’n bir boyuydu. Askoroz Deresi de bu boydan geliyordu. Bu zamanda bile Askurlar’ın Gürcistan’da kendi adlarıyla anılan vadide hayatlarını devam ettirdiklerini bilmekteyiz. Askur ya da Yazgur adı olan Oğuz boyu acep Tekirdağ’ın Yazır Köyü’nü de kurmuş olabilmekte mi diye düşündüm ama Yazır, Oğuzların Bozok kolunun Yazır boyu tarafınca kurulmuştu.

Akşam gözüyle Rize’yi farketmek için kaleye muntazam yollardan çıktık. Rize’nin yukardan manzarası muhteşemdi. Her mekan ışıl ışıldı. Kale hakkında pek aşırı data yoktu. Cenevizliler tarafınca yapılmış oldugu söylenen kale denize değin uzanmaktaydı. Denizin dolgu sahası olması sebebiyle bu bölümler görülmüyordu. Kalede Rize çayını içmiştik. Çayı Rize’ye getiren Zihni Derin’i de saygıyla anıyorum. Sonraki gün Ayder Yaylası’na gitmek suretiyle otelimize döndük. Kocaman bir sabırsızlıkla sabahın olmasını bekliyordum Ayder’i görebilmek için lakin Holdoz’da bulunduğunu öğrendiğim bin senelik çınarı görmemiştim.

Gün dogumunda uyanıp kahvaltılarımızı ettikten sonrasında  Ayder’in yolunu tutmuştuk. Pazar ilçesini geçip Ardeşen’e aralarında az mesafe olan bir yere Fırtına Vadisi’nin başlangıcına gelmiştik. Dere gürül gürül akıyordu.

Ardeşen Seyahati

Trabzon’da Yaman ünvanını Yüz ölçümü Sultan Doğru, Fırtına Vadisi‘nin başlangıcına ulaştığında buralarda kimsenin yaşamadığını öğrenir. Derede yüzen parçalarını da görünce askerlerine  “Buranın ardı neşeli olmalı. Gidin inceleyin gelin” der. Askerler art döndüklerinde:  “Hem de ne neşeli padişahım” derler. Bundan itibaren buranın adı Ardışen müsama ve zaman içinde Ardeşen’e dönüşür.

Rize - Ardeşen
Rize – Ardeşen

Her yerinden akan suların olduğu Fırtına Vadisi’ne girmiştik. Geçtiğimiz yerlerde Mimar Sinan’ın yapmış olduğu eşsiz gözlü köprülere benzeyen köprülerle, çevre halkının akıllıca keşfi olan asılı köprülere rastlamaktaydık.

Dik ve dik yamaçların içinde vadiye yapılmakta olan asfaltlanmış yoldan meşe, gürgen, ladin, köknar benzer biçimde ağaçlardaki renk cümbüşünü izleyerek yolculuk yapıyorduk. Karadenizli ekebileceği her alana çay ekmişti. Senede üç sefer mahsul alınıyordu buralardan. Uğradığımız çay fabrikasında anlatmışlardı. Yaptığım bütün aramalara rağmen ak ve yeşil çayı bulamamıştım. Zirvelere doğru Kaçkarlar’ın tepe noktalarında bu saatte bile erimemiş olan karı görebiliyorduk.

Etrüskler’in yerleştiği Kuzey İtalya’da, Fortuna adıyla bir kent bulunmaktaydı ve bu şehirde değiştirmeden Fırtına Vadisi benzer biçimde vadilere,yeşilliklere sahipti. Bölge insanına Fırtına dedirttiğiniz vakit Fortuna’ya eş telaffuz etmekteydi. Fırtına Vadisi’nden de İtalya’ya gidenler olabilir miydi? Niçin olmasın ki Etrüskler buralarda yaşamamışlar mıydı?

KAYNAK:GEZİSELİ.COM;EcoTripSos.com

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu