Önyargılarımız ve Ötekileştirme
Nazım Hikemet’in Gözünden:Önyargılarımız ve
Ötekileştirme
Şairlerin seslerine kulak kesilmeli. Onlar, duygularla düşünceleri insan bedeni kadar usta harmanlıyorlar. Böylece insanın gerçeğine en yakın sonuclara ulaşabiliyorlar peki biz şairleri duyabiliyormuyuz? Mesela Nâzım Hikmet yazdığı o binlerce mısradaneler demek istiyor. Ne yazki bu soruya cevap veremeyecek yüz binlerce insanimiz var. Çünkü önyargılarımız yüzünden, düşüncelerde dönem edebi ve siyasi hayat derinden etkileyen bir şairi okumadan yorumluyoruz. Bu biçimdeki davranışlanmızla güçlendirdiğimiz önyargılar insanları anlamadan gruplandımaya neden oluyor. Gruplandırmalar, farklılıklarımızı su yüzün çıkartıyor ve buda düncelerimizde fikir çatışmasına kapı açıyor. Böylece ortak noktaianmızı, birlikteliğimizi dinamitleyen savaşan insan topluluğu halini alıyoruz. Bu savaşlann yıkımından da yine biz ülkemiz tüm toplumuz etklileniyor ve hemi ülkemize hemi kendimize zarar veriyor ülkemizi güçten düşürüyoruz. Tıpkı dönüşlü eylemlerin özneleri gibiyiz. Sonuçsuz gruplanmalann, kavgaların içinde beraberlğimizi, eşitliğimizi unutuyoruz. İşte Nâzım Hikmet de tam olarak bunu anlatmak için yazıyor söylüyor.
Bütün masal önyargıyla başlıyor. Peki ya önyargı? Sosyal psikologların, önyargılar ile ilğili değişik araştırmaları mevcut. Bazıları bu değerlendirme kıstasının çocuklukta öğrendiğini, bazılan kişiliğin bir parçası olduğunu söylüyor. Fakat bu konudaki en geçeri tez, Tajfel ve Tumer’ın araştırmaları sonucunda 1977da ortaya koyduktan Bu tez; insaların doğuştan diğer insanları sınrflandırma eğiminin olduğunu savunuyor. Bu eğilimle yapılan sıntflandırmalann insanlar arasında gruplaşmaya; “biz” ve “onlar” kavramlannın ortaya çıkmasına neden olduğunun da altını çiziyor. Bu kavramların kesin çizilmesi için farkındalıkların net alarak ortaya koyulması gerektiğinden, insanların ister istemez benzerliklerini göz ardı etmeye başladığını; bir süre soma da kafalarında oluşturdukları bu gruplardan kendi içinde bulunduklannın özelliklerini “iyi”, diğer grubları “kötü” olarak nitelendirmeye başladıklarını belirtiyor. Bu teze göre bilinçaltlannda iyi, kötüyü yok etmekle görevli olduğundan, insanlar karşı gruba saldırmaya başlıyorlar.
Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ise olaya farklı bir açıdan ışık tutuyor, önyargının, karar vermede bilişsel kapasitemizi fazla kullanmayıp kestirme yollara başvurmak olduğunu söylüyor. Dolayısıyla bilişsel kapasitemizi kullanıp; kestirme yollara sapmadan, değerlendirerek karar vererek bu durumu düzeltebiliriz, önyargı ile ilgili araştırma yapan Allport (1954) ve Amir (1969ye göre ise gruplandırma ve gruba dâhil olma güdümüzü hayatımızdan tamamen çıkaıtamasak bile, bu tehlikeli süreci durdurmak için gmplanmızı daha iç içe tutmamız; birlikte çalışarak ortak yanlanmızı öne çıkarmamız gerekiyor. Nazım Hikmet de “Bulutlar Adam öldürmesin” şiirinde aslında diğer “gruplardan” çok da farktı olmadığımızı, bu yakışatırmanın anlamsızlığını şu dizelerle belirtiyor ,
İhtiyarlıkta aklına insanın, tatlı anılan gelmeli yalnız.
Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın, efendiler, siz de ihtiyarsınız.
Bulutlar adam öldürmesin