Mitoloji’de ve Günümüzde Yılan
Antik Çaglardan Günümüze Yılan
İnsanların gözünde böylesine ayrı bir yer edinen yılanlann etkisini hemen her mitolojide, ve hatta semavi dinlerde de açıkça görebiliriz
Yazıya başlamadan hemen önce biraz bekleyin ve aklınıza bir hayvan getirin. Bu hayvan öyle bir hayvan olsun ki bir yandan gördüğünüz anda paniğe kapılacağınız, öte yandan ise görünüşüyle, becerileriyle, hatta belgesellerde izleyip bir yerlerde okuduğunuz her türlü özettiğiyle sizde büyük hayranlık uyandınyor olsun.. Tuttunuz mu? Güzel. Gerçi birçok hayvanın en azından bize kıyasla çok şahane özellikleri olsa da aynı zamanda korkutabilenleri çok da fazla değil. Örümcekler buna örnek olabilir mesela, veya arılar, akrepler ya da artık sizin aklınıza başka ne geldiyse. Ama insanlık tarihine bakarsak bunun en çarpıcı örneği ise elbette ki yılanlardır. Yılan diyenler elini kaldırsın, çünkü bu yazıda onlardan bahsedeceğim.
İnsanların gözünde böylesine ayrı bir yer edinen yılanlann etkisini hemen her mitolojide, ve hatta semavi dinlerde de açıkça görebiliriz. Bir yandan sağlığın, sonsuz yaşamın, bilgeliğin sembolü olurken, öte yandan da kötülüğün ve kaosun temsilcisi oluveriyoriar. Üstelik sadece bildiğimiz yılan olarak değil, deniz canavarları, ejderhalar, insan-yılan karışımı yaratıklar, birbirinden ilginç semboller olarak da karşımıza çıkıveriyorlar.
Semavi dinlerde yılanın yerine değinecek olursak, Tevrat ve İncil’de, Adem ve Havva’yı Şeytan’ ın güdümündeki yılan kandırır, bu yüzden aslında ayaklan olan yılan artık sürünmeye mahkum edilir ve iyi olarak anılması Tanrı tarafından kesinlikle yasaklanır. Hayvanlann en sahtekannın yılan olduğu açıkça söylenir. Kuran’da ise bu işi yapan bizzat Şeytandır, yılanın adı dahi geçmez, sadece Hz. Musa’nın asasının yılana dönüşmesi olayında yılandan söz edilir. Kutsal metinlerde geçmeyen bir söylentiye göre ise İrlanda’da yaşamış ve Hıristiyanlığı oraya yaymış olan Aziz Patrick bir gün ayin esnasında yılanların saldınsına uğrar ve bütün yılanlan İrlanda’dan kovar, bu yüzden İrlanda’da yılan yoktur. İşin doğrusu İrtanda’da hakikaten de hiç yılan bulunmaz ama kovulmalanndan dolayı değil, aslında bu ada ülkesinde yılanlar hiç var olmamıştır.
Şeytani Sürüngen:Yılan
Yılanın şeytanlaştinlmasına verilebilecek belki de en iyi örnek ise doğal olarak semavi dinlerin de çokça etkileşimde olduğu Antik Mısır’dır.
Antik Mısır inancına göre tanrıların başı olan güneş tanrısı Ra gökyüzü kayığı ile gündüzleri gökyüzünde geceleri ise yeraltında yolculuk etmekledir.Yeraltında jse her geçe şafak vaktinden hemen önce ona saldırıp günü başlamasını enğellemek isteyen bir canavar vardır. Apep! Nil nehrinin! içinde yaşayan ve Apophis, şeytani sürüngen ya da Dünyayı çevreleyen olarak da adlandırılan bu devasa yılan yıkımın, kötülüğün ve kaosun simğesidir. Tanrılara benzemez, kesin alarak yenilmesi imkansızdır, sadece geçici olarak yenilebilir. Bu yaratık öyle kötüdür ki, yine aynı inanca göre fırtınaların, çölün ve karanlığın efendisi olan Ser bile Rayı savunmak için Apeple savaşır. Ra bir kediye dönüşerek Apep’i yener. Bütün Mısır boyunca korkulan bir yaratık otan Apep aynı zamanda depremler ve güneş tutulmalan gibi doğa olay larından da sorumludur. Rahipler, Apepln Ra yı yenip düzeni ortadan kaldırmaması için senede bir kez “Apep’i kovma” ayini düzenlerler. Apep’i balmumudan bir figürü yapılır, tapmağa götürülüp orada dövülür üzerine çamur sürülür ve ateşe verilir ya da figür parçalara ayrılıp yakılır, hiç olmadı bir papirüsün üzerine resmi çizilip o yakılır. Hatta Antik Mısır’dan günümüze kalan “Apophis’in Kitabı” adlı kitapta Apep’i kovmak için yapılabilecek teknikler ve büyüler ayrıntılı biçimde anlatılmaktadır.
Midgard Yılanı
Sizlere bahsetmek istediğim bunun kadar köti bir başka yılan daha var, ama bu sefer biraz uzak biı yerden, Kuzey Avrupa’dan. Nors mitolojisindeki ve bilinen bir karakterin, ateşin ve yalanların efendisia Lokinin, bir dev olan Angrboda’dan dünyaya gelen , çocuğundan birisidir. Jörmungând burada o kada çok büyür ki Dünya’yı çevreleyip kuyruğunu kavrayacak boyuta ulaşır (Apep’e benzer şekilde) Bütün bunlann sonrasında ise ışığın ve güzelliğin tahrişi okın diğer herkesin çok sevdiği Balder’in ölüriiürie seher olan Loki tanıların sabrını iyice taşırır ve oda yeraltına hapsedilir bağlanır, Tepesinde ise alnına sürekli zehir damlatan bir yaratık vardır, bir başka yılan!
Nors mitolojisinde bir nevi kıyamet zamanı olan Ragnarök’e kadar Loki de çocukları da olduğu yerde kalacaktır. O vakte kadar Thor ve Jörmungand arasında birkaç kavga olsa da asıl mevzu Ragnarök geldiğinde başlayacak denir efsanelerde. Ragnarök geldiğinde Fenrir bağını kopartıp Odin’i yutacak, Loki de serbest kalarak Heimdall ile dövüşecek, ikisi de ölecek. Jörmungand ise bu sırada sudan çıkıp havayı zehirle- cek ve ardından bizim dünyamız olan Midgard’ın koruyucusu olan Thor ile savaşacaktır. Thor, Jörmungand tarafından zehirlense de önce onu öldürecek, ardından kendisi de ölecektir. Bunlar ve dahası ise başka bir maceranın konusudur.
İyi Kalpli Kraliçe
Bu kadar kötücül ve kaos yanlısı yılanın ardından bu sefer de iyi bir yılandan konuşsak fena olmaz. Üstelik kendisi Tarsus’ta yaşamış. Söylentiye binlerce yıl önce Tarsus’ta yerin yedi kat altında çok güzel bir bahçe varmış ve burada bir sürü yılanla birlikte yılanların kraliçesi Şahmaran yaşarmış. Şahmaran’ın başı insan, vücudu ise yılan biçimindeymiş. Ayrıca çok iyi niyetli ve bilgeymiş. Bir gün odun satan yoksul bir ailenin çocuğu olan Cemşab ve arkadaştan içi bal dolu olan bir kuyu bulurlar. Cemşab balı almak için kuyuya iner fakat arkadaştan ona ihanet eder ve daha çok bal almak için onu kuyuda bırakırlar. Cemşab da kuyunun içinde ilerler ve sonunda içinden ışık sızan bir delik görür ve bıçağıyla deliği açtığında muhteşem güzellikteki bahçeye rastlar. Bahçede bir sürü yılan, ortada bir havuz ve havuzun başında da beyaz vücutlu, insan başlı Şahmaran vardır. Şahmaran ona korkmamasını ve burada misafir olduğunu söyler. Cemşab da birkaç yıl orada kalır ve yılanlardan çok şey öğrenir. Ama sonunda ailesini özleyen Cemşab gitmek ister, izin de alır ama bir şartla: Burayı kimseye anlatmayacaktır.
Cemşab verdiği sözünü uzun süre tutar. Fakat bir gün ülkenin padişahı çok hastalanır ve doktorlar bunun sadece Şahmaran’ın etini yiyerek geçeceğini söyler. Padişahın veziri de gördüğü herkesi hamama götürüp sorgular, çünkü Şahmaran’a kim rastlarsa vücudunda pullar oluştuğunu bilmektedir. Sonunda sıra Cemşab’a gelir ve pulları gören vezir ona zorla bahçenin yerini söyletir. Yakalanıp getirilen Şahmaran durumu anlar ve son olarak Cemşab’a, onu toprak kapta kaynatıp eti padişaha yedirmesini, suyu da vezire içirmesini söyler.Cemşab denileni aynen yapar ve padişah iyileşir, vezir ise orada ölür. Padişah da Cemşab’ı yeni veziri yapar. Bahçedeki yılanlar ise Şahmaran’ın öldüğünü hala bilmemektedir, eğer öğrenirlerse Tarsus’u basacaktan ve herkesi öldürecekleri söylenir. Bu ve benzeri hikayeler hala Anadolu’da, özellikle de Tarsus ve Mardin yörelerinde yaygın olarak aktanlmaktadır
Ebediyete Giden
Yılanların sembolizm üzerindeki etkisine gelirsek; hala yaygın olarak kullandığımız ve sağlığı temsil eden; ‘kadüse’ Bu sembol bildiğiniz gibi bir asaya sarılan iki yılandan oluşur, her ne kadar by asayı Antik Yunan efsanelerinde, Hermes ya da Askepilosun elinde görsek de bunun kaynağı muhtemelen Sümer uygarlığıdır, benzer sembollere Sümer damgalarındada rastlanır ve yılanlara ölümsüzlük özelliğin verer bili nen ilk hikaye de onlara aittir Gıjgamış Destanına göre, Gılgamış’ın güç bela bulduğu ölümsüzlük otunu bir yılan çalıp yer ve ölümsüz olur
Bir başka yılan temelli sembol ise ‘Ouroboros’tur. Dikkat ettiyseniz bahsettiğim ilk iki yılanda Dünya çevreleyip yine kendilerine varan ve ebedi yaratıklarolarak belimlenmiştir. Ouroboros sembolü de kend kuyruğunu yutan yılan şeklindedir ve birçok uygarlıkta rastlanır. Anlamı ise doğanın ebedi döngüsüdüı sürekli hareketi ve sonsuzluğu simgeler Simyacılar tarafından da cıvanın sembolü olarak kullanılmıştır
Yılanlar ile ilgili söylenenler aslında bundan kat ve kat daha fazla, bütün efsanelerden, sembollerden ve benzeri şeylerden sizlere bahsetmek isterdim ama bunun için bana özel dergi başmak gerekir, o kadar fazladır yılanlardan çıkardığımız şeyler. Peki bu özel muameleyi neye borçlu olabiliriz? Ölümcül hayvanlar olmaları; rağmen yılan yüzünden ölen insan sayısı yine de birçok hayvana göre, mesela fareye göre çok azdı; ama fareden efsane türeten pek kimse yok Belki de binleri denemiştir ama tutmamıştır kim bilir.
İşte bu noktada mitolojiyi bir kenara bırakıp günümüzdeki bilimsel verilere bakmak faydalı olabilir samnırım sayısız araştırmaya göre insanlann biı kısminde yılan fobisi var ve türümüz yılanlan tespit etmekte hiç zorlanmıyor. Birçok akademik kuruluşu ve bilim insanını bir araya getiren ve 2013 yılında makak maymunları üzerinde yapılan bir deneyde, maymunlara çeşit re simler gösterilerek beynin farklı bölgelerindek tepkiler ölçülmüş. Sadece yılan resimlerinde medial ve dorsolateral pulvinar adı verilen bölgelerden şiddeti tepiler alınmış ve daha önceki araştırmalarda bölgenir insan dahil diğer primatlarda da yılan alğılamakta önemi olduğu savunuluyordu (Yılan Algılama Tborisi) Bununla birlikte primatlar insan ve goril hariç ağırlıklı olarak ağaçlarda yaşıyor ve yine ağaçlarda yaşayan zehirli yılanlar onlar için tehdit oluşturabrliyor. Bu bilgiler de bizi çok ilginç bir sonuca götürüyor. e bunları açıklama içinde sayfalar dolusu yazmak gerekiyor.