Meryem Ana Evi
Meryem Ana Evi
Meryem ananın bir sure yaşadığı ve öldüğü yer olduğu sanılan bu ev ve kilise Hıristiyanlarca kutsaldır. Papalık tarafından da onaylanan ve Papa II. Jan Paul tarafından da ziyaret edilen kilisede 30 Kasım 1979 Cuma günü bir de ayin düzenlenmiştir.
Bülbül Dağı ya da eski adıyla Koresos Dağı üzerinde bulunan bu ev ilk olarak 18.yüzyılın sonu ile 19. yüzyılın başlarında, daha net bir tarih verecek olursak 1774-1824 yılları arasında Almanya’da Westfalia Bölgesinde yaşayan ve ancak kötürüm olduğu için yerinden hiç kıpırdamamış ve Selçuk civarını da hiç ziyaret etmemiş olan Anna Katherina Emerich adındaki bir kadının trans halindeyken buralan anlatması ve anlatılanlann kayda geçirilip kitaplaşması sonucu bu kitapta tanımlamalardan tariflerden yola çıkılarak izmirli rahiplerin burayı bulması ile saptanmıştır. Emerich’in ölümünden sonra 1842’de basılan kitabın ilk bölümünde İsa’nın göğe yükselmesinden sonra, Meryem’in üç yıl Kudüs’te, üç yıl Betanya’da ve sonrasında ölene kadar tam dokuz yıl Ephesos’ta yaşadığı yazılıdır.
Ancak doğrudan Ephesos değil çevresindeki bir tepe betimlenir. Bu betimlemeye göre Meryem’in evi, bir dağın tepesinde, Kudüs’ten gelen yolun solunda ve Ephesos’tan 3.5 mil uzakta bulunmaktadır. Hatta Emerich’in ardından yazılan kitapta, Emerich’in anlatılarına dayanılarak, evden görülen manzara, yerleşim durumu ve diğer uzaklıklar en ince ayrıntısına kadar betimlenir.
Emerich’in manzara betimlemesi:
“Evin bulunduğu dağın tepesinden bir yandan Ephesos’un bir bölümü ve diğer yandan da daha yakında bulunan deniz görünür…”
Bütün bu ipuçlarını değerlendiren İzmirli bir grup rahip 29 Temmuz 1891 Çarşamba günü bu kitapta yazılanların doğruluğunu ya da yanlışlığını kanıtlamak üzere Koresos/Bülbül Dağı’na gelirler ve gördükleri manzara ile diğer ipuçlarına dayanarak burasının Meryem’in evi olabileceğini duyururlar. 1 Aralık 1892’de bu kez İzmir Episkoposu Mons Andrea Timoni kendisine anlatılanları bizzat görmek I için yöreye gelir ve gördükleri karşısında şunları not alır. “Meseleyi Hıristiyan dünyasına açıklama vakti gelmiştir. Meryem Ana’nın Efes’teki ikâmeti boyunca oturduğu evin, bulunan bu ev olup olmadığı konusunda değerlendirmeyi bizzat sizler yapacaksınız.”
Aynı tepede bulunan oldukça harap durumdaki küçük kilise ve etrafında bulunan mülkiyet Arvaliğa Bey’inden 15 Kasım 1892’de 1132 liraya satın alınır. Toplam 139 hektarlık bu arazinin tapusu Soeur Marie de Mandat Grancey adına kayıt edilir. Daha sonra bu tapu sahibi tarafından Lazarist Papazları ve Fileş de la Charite’lere devredilir.
Meryem’in bir süre yaşadığı ve öldüğü yer olduğu sanılan bu ev ve kilise Hıristiyan için kutsaldır. Papalık tarafından da onaylanan ve Papa II. Jan paul tarafından da ziyaret edilip,30 Kasım 1979 Cuma günü bir de ayin düzenlenen Meryem Ana Evi aslında i Şirince’de yaşayan Rumlar tarafından çok daha öncelerden beri bilinmekte ve Meryem Ana, her yıl 15 Ağustos’ta buraya gelen ahali tarafından ölüm yıldönümünde anılmaktaydı.
Mezarının yeri ise kesin olarak bilinmeyen Meryem Ana’nın mezarı olabilecek bir yer için yapılan öneri! Çamlık yakınlarındaki Sultanköy’de yer alan türbedir. Ancak bu konuda kesin bir kanıt ileri sürülememekte ve söylenenler bir spekülasyondan öteye gitmemektedir.
Evin ve kilisenin çevresinde yapılan arkeolojik çalışmalar ise burada XIII. Yüzyılda inşa edilen bir takım yapılar bulunduğunu kanıtlamakla ittikte, bu kalıntıların temel asımlarında yapılan kazılar
Geç Antik Çağ denilen ve İsa’nın yaşayıp öldüğü dönemi de kapsayan çağa ait bazı yapıların bulunduğunu da göstermiştir.
Meryem Ana Evi’ni ziyaret edenler son yıllarda başlayan bir uygulamayla ziyaretten sonra evin yakınlarındaki su kaynağından su içip dileklerini yine su kaynağı yakınlarındaki duvara bir bez ya da kağıt parçası bağlayarak gerçekleştiriyorlar.
Meryem Ana turunu tamamladıktan sonra şimdi sıra Ephesos’tan çıkan buluntuların sergilendiği Selçuk Efes Arkeoloji Müzesİ’nde. Buradaki geziden sonra da konaklama için tercih edilebilecek hoş bir köy olan Şirinceye geçilebilir. Elbette isteyenler Selçuk içindeki küçük ve temiz pansiyonlarda kalabilir ya da Kuşadası’na geçip daha farklı bir konaklamayı tercih edebilir