İnsan ve Yaşam

Merleau-Ponty’de Ruh ve Bedenin Anlamı 4

Merleau-Ponty’de Ruh ve Bedenin Anlamı 4

 

Merleau-Ponty’e göre bedeni ken­dimin kılmanın ötesinde ve dünyaya yönelmenin kaynağı olarak bir beden olmamın dışında canlı bedenin işlevini anlayamam. Filozof bu ko­nuda ruhun bedenin üzennde het açıdan etkili olduğunu düşüncelerimizi vurgular Ancak Merleau- Ponty bu noktada dışaktanm kadat içaktanm da yok mu diye soruya yani bedeni duyma fırsatını ruha sağlamak üzere doğal olarak bynene iç organların gönderdiği mesajlar olabilir. Filozofun verdiği örnek bir kolun kesildikten sonra kesilmemiş gibi duyulması durumudur. “

Bu yalnız nesnel nedenselliğin sonu­cu değildir. Anosognosia (hastalığın ya da yetersizliğin varlığını tanıma­da hasta açısından başarısızlık ya da kabullenmeme Phenomenology of Perception, Trans, Colin Smith has­taları için de benzer bir durum var­dır. Uzamda olan fizyolojik olgular­la, uzamda olmayan psişik olgulann hangi temelde bir araya geleceğini görmek zordur. Hatta kendinde’nin alanına giren sinir akışlanyla ken­di içinde’nin alanına giren geçmişin kabulü, reddi, farkmdalığı ve böyle duygulan oluşturan düşünselliğin ortak temelini görmek de zorudur. Bunun dışında Merleau-Ponty ki­mi yaklaşımlann kayıp organ duru­munu bilinçsizlik ya da organik bas­tırma olarak görme eğiliminden söz eder. Ancak bu da kartezyen terim­lerle organik düşünce oluşturmaya gider.  Yani bu her şeyi zihinsel süreçlere bağlamaya gider.

Taylor Carman’ın belirlediği gibi Goldstein’ı izleyerek Merleau-Ponty algı ve devinimin nedenler ve so­nuçlar biçiminde birbiriyle ilgili ol­madığını gözlemler, ama algı ve de­vinim ruhbilim laboratuvarındaki itkilerin ve tepkilerin yalnız soyutla­ma olmalarına, çözümleyici biçimde yapay oluşturulmalarına karşı olarak birbiriyle bağlantılı karmaşık bir bü­tündür. Merleau-Ponty’nin ör­neğinde hastanın muayenesinde diz kapağına vurulmasındaki refleks de­vinim, dizkapağınızda yara bulun­ması durumunda artacaktır. Böylece refleksin yönü başka etkenlerden de etkilenebilecektir.

Filozofa göre bir böceğin kesilen bacağının yerine doğrudan ötekini kullanması türün a priori koşuluna bağlıdır ve kişisel bir seçim değildir. Hayvanın sağlam ayağını kullanması olgusu onun dünyada olduğunu gös­terir ama bilinçli bir biçimde dünya­da olduğunu göstermez. Böceklere benzer biçimde bizim yaşama dik­kat edişimiz bedenimizde oluşan de­vinimlerden aldığımız bilinçtir. Filozofa göre refleks devinimler, tas­lak olsun oluşmuş olsun, bilincin akışını ve sonuçlarını belirleyebildi­ği nesnel süreçlerdir. Bu bağlamda bunlar kör süreçler değildir. Bu sü­reçler bize göre olduğu kadar coğra­fi çevrenin eylemine göre durumun anlamına uyar ve davranışsal çevre­ye yönelimimizi açıklarlar ve nesnel itkiye dayanmaksızın o yönde gider­ler. Bunlar ruhbilimsel etmenlerce tek tek alınıp sahip olunamayacak bir anlamı onlara verirler. Refleks, durumun ve algının anlamını bilgi nesnesi değil varlığın yönelimi olarak ortaya koyar.  Böylece Merleau- Ponty göre refleks bir bilgi nesnesi ortaya koymadığı ve bütün varlığı­mızın yönelimi olduğu ölçüde dün­yada varlık dediğimizin ön-nesnel görüşünün kipidir. Ön-nesnel görüş dünyada olmayı üçüncü kişi sürecin­den ayırabilen görüştür. O psişik ve fiziki birliği gerçekleştirebilir. Ancak Merleau-Pont/e göre ikisiyle ilgili de olsa o ne psişik, ne fiziki ne de ikisi­nin karışımıdır.

Örneğin anosognasia’yla ilgili kişi sakat uzvunun durumundan haber­siz değildir. Onunla yüzleşme riski­ni alabildiği yerde içinde bulunduğu durumdan sıyrılabilir. Psikanalizde hastanın sorunuyla yüzleşme riskini göze alamayıp sorunundan kaçması gibi bir durumdur bu. Sorunlar yalnız doğrudan insan fiziğine bağ­lı değildir. Dostunu yitiren bir kişi ondan yeniden haber almayı umana kadar ya da onun olmadığının dene­yimine varana kadar onu yitirdiği­ni anlayamayacaktır. Merleau- Ponty hayali-kol örneğinden giderek konuyu şöyle açıklar: “Hayali bir kolu olmak kolun tek başına yapa­bileceği bütün eylemlere açık kal­maktır, bu sakatlanmadan önce sa­hip olunan alanı korumaktır. Beden dünyada varlığın aracıdır ve bir be­deni olmak yaşayan olarak belli bir çevreye katılmaktır, belli tasarılara karışmaktır ve sürekli olarak onlar­la uğraşmaktır.” Buna göre ha­yali kol Marleau-Ponty’den giderek Taylor Carmarim belirttiği gibi anı ve duyguyla birlikte dünyada varlığa eşittir. Carman’a göre bu du­rumda önbilinç hem doğadan hem kültürden yanadır. Çünkü o yalnız bedensel ve duygusal uzamla ilgili duyumuzu biçimlemez, aynı zaman­da yerleştiğimiz ve bağ kurduğumuz kültürel dünyalarla ilgili algımızı ve anlayışımızı da biçimler.

Beden Ruh ve Özne-Nesne İlişkisinde Kayganlık

Merleau-Ponty özne-nesne ilişkisinde görülen kayganlık da Gail Weiss’in Kayganlık makalesinde be­lirlediği gibi insan davranışının hem doğal hem kültürel olarak nesne­ye kendini sunmasından gelir. Merleau-Ponty şöyle der “İnsanın bedeniyle ilgili yaptığı kullanım ba­sitçe biyolojik olan bedene göre aş­kındır. Öfkeliyken bağırmak aşık ken öpmek masaya masa demek ne  daha çok doğaldır ne de daha az uzlaşımsaldır. Duygulat ve tutkusal davranışlar sözcükler gibi yaratılır. Weiss’in de verdiği bu örneğe göre Merieau-Ponty bütün bu edim­lerin hem doğal hem kültürel anlamlar içerdiğini ileri sürerek bedenin kullanımını aşkın kabul etmiştir.

Abartılı ve saçma bir örnek gibi görünse de bir ma­saya masa derken kişide o nesneyle ilgili anılar ve duygular olabilir. Bu bağlamda ancak bir aşkınlık söz ko­nusu olabilir. Aynca son almanın Merleau-Ponty’nin olgubilim insanı ve dünyayı yapaylıklarından giderek anlamaya yol açacak olan anlayışıyla bağdaşır olduğunu söyleyebiliriz.

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu