Güzellik Nedir? Ne Degildir?
Güzellik nedir, göreceli midir? Yoksa genelim geçer bir güzellik algısı var mıdır? “Güzellik” kavramı tarih boyunca pek çok sanatçı ve felsefeci tarafından tanımlanmıştır. Kimileri için kişiden kişiye değişen bir olgu olduğu su götürmez bir gerçek iken kimileri de mutlak güzelliğin varlığı fikrini benimsemişlerdir. Kesin olarak söylenebilecek bir şey varsa güzellik algısının değişen dünya düzeni ile birlikte çok farklı nitelikler kazanmasıdır.
Sanat, güzeli yaratma etkinliği olarak tanımlanabilir. Peki bu güzel olan neye göre belirlenir? İşte burada sanatçının algılayış biçimi ve bunu eserine yansıtması aynı zamanda beğenilme arzusu çok önemli rol oynar.Kadınlar her zaman sanat için estetiğin ve güzelliğin simgesi olmuşlardır. Modem sanatta önemini büyük ölçüde yitiren “nü” türünü ele alalım. Eskiden yapılmış nü tablolarda genelde şimdilerdeki zayıflık=güzellik algısının aksine etine dolgun kadınlar resmedilmiştir. Bunun nedeni yapıldıkları dönemde kilolu hanımların göze daha hoş ve güzel gelmesidir. John Bergehn “Görme Biçimleri” adlı kitabında, “Kadınlar erkeklerden çok daha değişik bir biçimde gösterilir, dişinin erkekten başka olmasından gelen bir şey değildir bu. İdeal seyircinin her zaman erkek olarak kabul edilmesinden, kadın imgesinin onun gururunu okşamak amacıyla düzenlenmesindendir” denmektedir. Yani sanatçı kadını erkeklerin güzellik algısına göre resmetmektedir.
Günümüze baktığımızda güzellik bazı kalıplara göre tasvir edilerek anlatılmaya başlanmıştır. Kadınlar bu kalıpların içine girebilmek için estetiğe, makyaja başvurmaktadırlar. O zaman şöyle bir soru sorulabilir Göreceli olduğu iddia edilen güzellik aslında toplumun dayatmalarının bir ürünü müdür? İnsanlar kabul gören güzellik anlayışının içine girebilmek için farkında olmadan birbirlerine benzeyen sıradan bir görünüme kavuşmaktadır. Bu toplum dayatmalarından ileri gelmektedir. Yüceltilen fiziksel özelliklere sahip olmak kişinin egosunu okşamakta ve toplum içinde kendini daha iyi hissetmesini sağlamaktadır. Belki de böylece nesnel bir güzellik olduğunu söyleyebiliriz. Arthur Schopenhauer’e kulak verecek olursak: Her güzel eserin, her derin veya büyük düşüncenin püf noktası bütünüyle nesnel bir kavrayıştır. Güzellik iyilik veya erdemle özdeştirilebilir mi? Toplumuzda sıkça kullanılan iç güzelliğin yüze yansıması sözü belki de bu sorunun cevabını evet olarak vermektedir. Kimi zaman haberlerde denk geldiğimiz melek yüzlü şeytan” veya “kaffl olamayacak kadar güzel” sözleri de güzelliğin iyilikle bir algılanmasını destekler nitelikte. Oscar Wilde’ın ünlü romanı Dorian Grayin Portresi ‘nde Dorian Gray son derece güzel olarak tasvir edilir. Romanda Dorian Gray kötülük yaptıkça o muhteşem tablosu gitgide çirkinleşmektedir. Baoon’a göre ise: “Çok güzel kimselerin erdemli olduğu hemen hemen çok az görülür, sanki doğa hiç eksiksiz bir iş yapma çabası içinde, ruhsal bir bütün duşturmayı unutmuş gibidir.
Bilimsel olarak insanlardaki güzellik vücut hatlarının ölçüsel uyumu olarak görülmekledir. Görüldüğü gibi güzellik hala pek çok fikrin öne sürüldüğü ama ortak kanıya varılamadığı bir kavramdır. “Güzel” pek çok nesneyi, olayı veya canlıyı niteleyebilir ben insanlann dış görünüşü açısından ele almak istedim. Puşkin’in şu lafı buraya cuk oturuyor “Güzellik tanınabilir fakat asla tanımlanamaz.”