Dünden Bugüne Oyun ve Futbol
Dünden Bugüne Oyun ve Futbol Sevgisi
Siyah bir ekranın üstünde iki yanda birer beyaz çizgi, bir de aralann da sekip duran bir beyaz kare, yukanda da iki tane rakam duruyor; işte ardından atarilere, commodore’lara, türlü tüllü oyun konsollarına giden, nice Mario’ları aşıp, Pokemon’ları geçip günümüze kadar gelen yolun başı, Pong! Yapılan ilk başanlı video oyunu olan Pong, 1972 yılında piyasaya sürülmüş. Atari salonlanndan bildiğimiz o adam boyu konsollardan biriyle çıkan oyunun 1975’te evde oynanabilen versiyonu da piyasaya sürülmüş ve böylece ortaya yavaş yavaş günümüzdeki video oyunu sektörü çıkmış.
Oyunun mantığı son derece basit, masa tenisinin kuş bakışı hali, beyaz çizgilerle topu karşıya atmaya çalışıyoruz. Yalnız oyunun yapımcılanna bu kadarı çok sıkıcı gelmiş ve başka özellikler de eklemişler oyuna. Mesela Lpun hızı her sekmeyle beraber artmakta, ta M biri sayı yiyinceye kadar. Ayrıca her çizgi seke parçaya bölünmüş, eğer top dıştaki bir parçaya çarparsa daha ufak bir açıyla sekiyor. Yapımcılar oyuna gerçekçi seyirci efekleri koymayı bile becermişler, oyunda yenilince yuhalanıyorsun.
Günümüzde futbol sadece bir oyun olmaktan çıkmış; kitleleri peşinden sürükleyen bir tutku, milyonlann döndüğü bir endüstri olmuştur. Futbolcular için yerilen dudak uçuklatıcı transfer ücretleri, takımlann turnuvalardan kazandığı paralar, futbol üzerine oynanan şans oyunlan bunun bir kanıtıdır. Bazı güçlü takımlann maçian domine etbğini kısmen kabullenmekle beraber futbol stratejiden ziyade şansın baskın olduğu bir oyundur. 90 dakika baskın oynayan takım bir bakmışsınız 90+1 de “atamayana atarlar’ sözünü destekler gbi mağlup iduruma düşüvermiş. Futbolu güzel kılan da bu değil midir zaten?
Maç boyunca bitmeyen heyecan, kah hüzünlü kah coşkulu sona eren tribünlerin umutlu bekleyişi…
İzlerken kendimizi tutamayız bazen; ofsayttan verilen gollere,yanlış penaltı karaılanna, auta çıkan topa korner verilmesine kendimiz haksızlığa uğramış gibi sinirleniriz. Tüm bunlara rağmen futbol hatalarıylada güzeldir. Diğer sporlardaki gibi kesin kurallar olmaması heyecanı ikiye katlar. Her şey aslında o an hakemin inisiyadfindedir. Her ne kadar sinirlensek de futbol bir oyundur ve hiçbir zaman bir insanın canından kıymetli değildir. Hoiiganlığa varmayan taraftarlık ne güzeldir.
Doğada süregelen olaylann matematiksel olarak ifade edilip yorumlanması ve buna uygun modellerin oluşturulması her daim zaman alan biri süreç olmuştur. Bu süreçlerin bir tanesinin sonunda meydana çıkan “oyun teorisi” ünlü matematikçi John Nash tarafından bulunmuş ve ünlü “akıl oyunlan” filmine de konu olmuştur. Bu teoriye göre seçimlerin olduğu bir dünyada (sanki başka bir dünya var da!) bizim seçimlerimizin başansı; başkalannın da yaptığı seçimlerden etkilenebildiği ve bunlardan bağımsız olmadığını gösteren ve herkes için “en” karlı yolları modelleyen/bulmaya çalışan bir matematik-istatistik teorisidir. Bunu bilerek ne gibi bir avantaj kazanınz derseniz; iş dünyasında en karlı seçimleri bularak köşeyi daha çabuk dönebilmeye, doğada ise hayatla kalmaya yarar diyebiliriz, kısaca.