Kültür-Sanat

Deney­sel Müzik ve Müziğin Evrimi

Deney­sel Müzik ve Müziğin Evrimi

Müzik: (isim)

Deneysel: (sıfat)

  1. Deneye başvurularak yapian, deneyle olan, deneyle ilgi.
  2. Tecrübi.
  3. Birtakım duygu ve düşünceleri beli kurallar çerçevesinde uyumlu seslerie anlatma sanatı.
  4. Müsiki.

Sözlük tanımı kısaca “tecrübi musiki” olan deney­sel müzik, aslında bu denli köklü ve herhangi bir topluma ya da döneme mal edilemeyecek kadar da evrensel bir kavramdır. Gönül verenleri ise, bir bilimadamının kendi konusundaki uzmanlığı de­recesinde kendi müziklerinde uzmanlaşmış kişilerdir. Değerlilerdir. Müzik tarihinde irili ufaklı birçok izleri vardır. Bir yanda bu izler, öte yanda da günümüzün “sözde doğrulardı olunca, söylenmesi gereken birkaç önemli cümle düşüyor gökten:Deneysel müzik herhangi bir müzik türünde, ya da herhangi bir müzikal aktivitede hayat bulabilir.

MLÖ. 50.000 / Afrika – Bir kadın bir tahtayı birbirine vurdu, ortaya bir ses çıktı, çok etkilendi. O id tahtayı sürekfi birbirine vurdu. Sonra br gün id tahtayı birbirine vuran kadın, fark etti ki tahtanın kalınlığı değiştikçe, yayılan ses de değişiyordu. Kenefine faildi kalınlıklarda tahtalar buldu ve butlan yan yana efizip farklı tonlarda, faildi meiocHer yarattı. Ardından taşlan aldı eine. Taşlann farklı kalınlıktaki tahtalardan bile faildi bir tonu olduğunu faik etti. Bunun üzerine de, bir grup farklı kalınlıktaki taşı tahfafann yanına ekledi. Bu büyümeyi daha farklı yapıdaki taşlar, daha faiklı ağaçlardan alınmış, farklı kuruluktaki tahtalar, faiklı hayvan kemideri ve doğaya ait olan ne varsa izledi. Kadın, denemeyi ve ileriemeyi sürdürdü.

MLÖ. 10.000 / Afrika – Bir adam çubuğunun a içine ucu zehiıe batırılmış dikenini yerleştireli. jL Nişan aldı ve hızla çubuğu üfledi. Hedefini vurdu  ve sırtına yüklediği avı ie birlikte yerieşkenin & yolunu tuttu. Ertesi gün tekrar ava çıktı. Yine avını  gözüne kestirdi ve dikeni çubuğa yerleştirdi, nişan aldı ve hızla üfledi; fakat bu kez bir terslik vardı. Dikeni kısa düşmüş, çubuğu tuhaf bir ses  çıkarmış ve bu sesten ürken av kaçmıştı. Sinirienen adam bu başarısızlığın sebebini a öğrenmek için çubuğuna baktı, hızla üfledi, yine fi tuhaf bir ses çıktı. Hava sesi içerisine, tiz bir ses jc ekleniyordu. Çubuğun her yerine baktı ve ufak bir deHc faik etli. Gece böcekler delmiş olmalıydı. Deliği eliyle kapatmaya çalıştı. Eliyle kapatabilyordu; fakat iginç olan bu delik kapalı ve açıkken, çubuğundan çıkan seslerdi. O akşam kendisine 3 yeni bir av çubuğu yapıp; fakat eskisini de atmadı. Eski çubuğunun üzerine birkaç tane de kendisi delik açtı. Bu delkleri gelişigüzel bir şekilde kapatıp açtı ve bir yandan da çubuğun içerisine üfledi. Şaşkınlık içerisinde bunu yapmayı sürdürdü. Sesler değişiyor, hava adeta farklı tonlarda akıyordu. Faiklı delkler açtı, faiklı çubuklar kulandı. Adam, denemeyi ve ierlemeyi sürdürdü.

M.Ö. 30.000 / Afrika – Bir adam avlanırken ölü olarak bulduğu vahşi bir atın kuyruğundan, bir tomar tüy kesti. Yay yapmak için kulanabfleceğini düşündü. İki gün sonra tüyleri kulanarak yayını bitirdi. Gerginliğini kontrol etmek için yaytı teline hafifçe dokundu, titreşen tel inoe bir ses çıkardı. Adam tele bir kez daha vurdu. Ses yine çıktı. Adam tele daha hızlı vurdu, daha net bir ses çıktı. Hoşuna gitti, art arda tele vurmayı sürdürdü. Taa ki tel kopana kadar. Bu yeri sesin heyecanıyla, hemen bir tomar daha kalın kuyruk tüyü buldu. Bir sürü yay yaptı ve bunlan yan yana ayn bir sopaya bağladı. Her birine ayn ayn dokundu. Yaylann boyuttan tıpatıp aynı olmadığından otsa gerek, her birinden farklı bir ton çıkıyordu. Adam uzunca zamanlar bununla uğraştı. Yaylann büyüklükleri ie oynadı. Farklı kuyruk tefleri kuttandı. Tefleri farklı ağaçlara bağladı. Adam, denemeyi ve ilerlemeyi sürdürdü.

M.S. 500 / Mezopotamya – Bir kadın, imparatoruna müzik ziyafeti vermek üzere saraya doğru yol almakta olan bir kafilede yer alıyordu. Dört teli bir çalgısı vardı. Yolculuk üç hafta sürecekti ve henüz iki hafta flerieyebflmişleıdi. Kadın yorgun ve uykulu IdL Hava kararınca tüm kafile bir ateş yaktı ve çevre­sine oturdu. Herkesin bir enstrümanı olduğundan yapabilecekleri en güzel şeyi yapıyorlar, hep be­raber çalıyor ve söylüyorlardı. Gecenin ilerleyen vakitlerinde, daha da sıcak kâfebflmek için içtikleri şaraptan olsa gerek; çalgıcı kadın ateşin başında uyuyakaldı. Enstrümanı da yandaşındaydı. Sabah uyandığnda şaşkınlık içerisinde enstrümanna baktı. Ateşten yayılan sıcağın etkisi ie sapı eğilmişti ve çairtamaz durumdaydı. Kadrim bir şeyler düşünmesi gerekfiyefi. Enstrümanının en sağlam yeri telleriydi, ise iş görmez durumdaydı. Tefleri ve kasaya bağlantı aksamlannı söktü.

Kafilenin yemeklerini pişiren aşçıdan uzun bir sapa sahip, irice bir metal tencere ödünç aldı. Tüm bu akşamı ve telleri eğilmeyecek öten bu metal tencereye uzun uğraşlar sonucunda ta­kabildi. Ufak birkaç ayardan sonar, daha önce hiç duymadıktan tınılara sahip, yepyeni bir enstrü­man ie karşı karşıya kaldılar. Kadın saraydaki müzk ziyafetinde tüm Igiyi üzerine topladı ve evine döner dönmez onlarca tencere ve tel alıp evine kapandı. Kadın, denemeyi ve ilerlemeyi sürdürdü.

M.S. 1500 / Avrupa – Bir adam klasik müzik olarak bilinen müziğe gönül vermişti; fakat mem­nuniyetsizdi. Gönül verdiği müzkte bir eksiklik vardı ve bu eksikliği fark edememek onu delirti­yordu. Armonilerden akorlara kadar, binbir farklı değişikliğe rağmen, eksiklik halen kulaklannda bir huzursuzluk yaratıyordu. Müziği bırakacak raddeye geliyordu kimi zaman. Bir gün orkestrasındaki kemancılardan birini çalıştınrken, yan odada bir başka kemancının daha çalıştığını duydu. Kapı açık kalmış olmalıydı. Kapıyı ka­pamaya gittiğindeyse her iki kemancıya da eşit mesafede kalakaldı. Kulaktan çift melodi ie dolup taşıyordu. Eksiklik duygusu ise ortadan kalkmıştı. Hemen her iki kemancıyı da aynı odaya alıpyan- yana oturttu. Az önce çalmakta oldukları parçayı çaldırdı. Birbirinden tamamen farklı i<i parçayı aynı anda çalmak kulağa çılgınca gelse bie, kendi kulağına güvenen adam ilk konserinde bunu aynen uyguladı. Şaşkınlık içerisinde dinle­nen konser, izleyicilere eşsiz ve harikulade bir dinleti sundu. Adam, denemeyi ve ¡terlemeyi sürdürdü.

M.S. 1950 / Amerika – Bir adam ucu ucuna para biriktirip aldığı etektrogitan ie kendince müzik yapardı. Sesini beğenirler, gitar çalışını yetenekli bulurlardı. Yine arkadaştan ie müzik yaptığı bir gün, eğlencelerinin orta yerinde amfile­rini devirdiler. Zaten çok kaliteli olmayan amfile­rinin içerisindeki ampülü zarar gördü. Bütün ses cızırtılı geliyordu, üzüldü. Hepsi cebindeki son paralannı vererek ancak alabilmişlerdi bu amfiyi; şimcSyse bozulmuştu. Bozulmuş muydu acaba? Adam yine de gitannı taktı amfiye ve tellere vurdu, durdular. Cızırtı yalnızca bir cızırtı değildi. Notalar seçüebüiyordu. Adam bildiği bir şarkıyı çalmaya başladı. Sert ve boğuk bir versiyonu çalmaktaydı adeta. Bir saat boyunca aynı şarkıyı çaldı adam, bunu başka şarkılar izledi, onlarca şarkı çaldı. Hepsini de ampülü kınk amfi ite çaldı, ilk konserlerinde de tüm şarkılannı bu bozuk amfi ite çaldı. Diğer amfiterin ise nasıl bozuk olan gibi ses çıkarabileceğini buldu. Çok daha sert ve çok daha çeşitli olabileceğine inandı. Adam, de­nemeyi ve ilerlemeyi sürdürdü.

M.S. 1900 /Amerika – Bir adam klasik müziğin piyanoyu esir aldığına inandı. Farklı hayallere daldı. Bir piyano aldı. Bir yandan ayağıyla kendi­sine ritim tutmaya başladı, bir yandan da da bu ritme göre aksak kaçan vuruşlarla piyano çal­maya başladı. Tuşlara çok sert vuruyor ve bir yandan da adeta dans ediyordu. Klasik müzikte var olan çoğu kuralı kırıyordu. Kimi zaman ne çaldığına dikkat etmeden yalnızca elerinin dansına güveniyor, kimi zaman ise eleri [ulaşması imkansız noktalara bir şekide ulaşıp ansız melodiler yaratıyordu. Piyanoyu yaşıyordu ve çaz yapıyordu.Adamdenemeyi ve ¡lerlemeyi sürdürdü.

M.S. 2000 / Asya – Bir kadın tüm enstrüman- lannı kendi çalabileceği bir şarkı olarak hayal etli. Bu enstrümanlann seslerini tek bir programda birleştirebileceğini düşündü. Çalabildiği dört enstrümanı birden, arka arkaya çaldı ve bu sırada da blgisayanna kaydetti. Ardından bunlan dört parçaya ayırdı ve üst üste koydu. Zaman­lama ayariannı tamamladığında, eş zamanlı olarak enstrümanlannın tamamını kendisinin çaldığı bir şarkı yaratmış oldu. Kadın, denemeyi ve ¡lerlemeyi sürdürdü.

M.S. 2005/Avrupa – Bir adam yepyeni bir en­strüman yaratmak istedi. Bir arkadaşıyla beraber özel bir alaşım metal yarattı. Bu metal elerinde bükerek bir uçan daire formuna getirdi. Belirli yer­lerine oyuklar, çıkıntılar ve girintier tasarladı. Bu alete dokunduğunda ise, özel ateşimin da etkisi ile akustik ve büyüleyici bir ses duydular. Tasarısı etkileyici bir sonuç veren adam, denemeyi ve ilerlemeyi sürdürdü.

M.S. 2010 / Amerika – Bir kadın yaşam şeklinin müziğini duyabilmeyi hayal etti. Bunun içinse ufacık bir elektronik aletin içine binlerce ton ve melodi yükledi. Bunları bir sistem ile senkronize etti. Bu sistem ise yüz mimiklerinden uzuv hareketlerine kadar her şeyi algılayacak olan ve depolayacak olan bir sistemdi. Kadın bu sistemi vücuduna takıp, işe gündelik hayatına atıldı. Akşam eve döndüğünde ise sistemi söküp, ses­lerin depolandığı parçayı bilgisayanna taktı. Sa­atlerce, binbir tona boğulmuş gündelik yaşam müziğini dinledi. Kadın, daha iyisine çalışmayı, denemeyi ve ilerlemeyi sürdürdü.

M.S. 2050/Afrika-… M.S. 3000/Asya-… M.S. 4000 / Antarktika

Sözlük tanımı kısaca “tecrübi musiki” olan deney­sel müzik, aslında bu denli köklü ve herhangi bir topluma ya da döneme mal edilemeyecek kadar da evrensel bir kavramdır. Gönül verenleri ise, bir bilimadamının kendi konusundaki uzmanlığı de­recesinde kendi müziklerinde uzmanlaşmış kişilerdir. Değerlilerdir. Müzik tarihinde irili ufaklı birçok izleri vardır. Bir yanda bu izler, öte yanda da günümüzün “sözde doğrulardı olunca, söylenmesi gereken birkaç önemli cümle düşüyor gökten:Deneysel müzik herhangi bir müzik türünde, ya da herhangi bir müzikal aktivitede hayat bulabilir.

Deneysel müzikte enteresan müzik aletleri kul­lanmak şart ya da yasak değildir. Gitan keman yayı ile çalan Sigur Ros da deneysel bir eylem içerisindedir, herkesin sahip olabileceği bir elek- trogitarla inanılmaz bir ambians yaratan Pink Floydda.

Deneysel müzik, herhangi bir müzik türünü tam beceremeyen bir topluluğun gelişigüzel bir şekilde yaptığı müzik değildir.Deneysel müzikte anlaşılabilirlik bir kaygı değildir. Anlamak ya da anlamamak dinleyenin algısına bakmaktadır.Deneysel müzik bir yeni dönem icadı değildir, insanın kulağı evrildiği günden bugüne var olmuştur.

Yarım saat boyunca aynı notayı basan her sanatçı deneysel müzik yapmış olmaz. O notaya yüklenen anlam onun deneysel olmasını sağlayabilir.

Deneysel müzik, bir müzik türü değildir. Bir evrim aracıdır.

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu