Anne Çocukİnsan ve Yaşam

Çocuklarımız ve Sanal Dünyadaki Tehlikeler…

Çocuklarımız  Sanal Tehditler ve Dikkat Etmemiz

Gerekenkler…

Akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar günlük hayatımızın vazgeçilmez parçalan hali’ ne geldiler. Paylaşılan fotoğraflar, videolar, me­sajlar karşılıklı ilişkileri geride bırakıp bizi sanal ortamın içine bırakmışlardır. Tüm bu paylaşılan­lara anında tepki verme gereksinimi bize doğal bir davranış olarak benimsetilmektedir. Ne yazık ki, yaşanan olaylar, bu durumun kişilere ne ka­dar zarar verdiği gerçeğini göstermektedir. Sosyal ağlarda sorun yaşayan kişiler; okul arkadaşlan, iş arkadaşları ya da yakın çevremizden insanlar ola­bilmektedir. Bu sorunların sonucunda kişilerin ilişkilerinin bozulması daha da ilerisinde sorunla­rın büyüyüp mahkemelere taşınması kaçınılmaz­dır. Tüm bu yaşananlara tanık olmaktayız. Kişiler sadece birbirlerine fiziken değil psikolojik olarak da zarar vermektedirler.

Sabah gazetesi yazan Timur Sırt, 16 Ağustos tarihli yazısında sanal dünyanın önemli sıkıntı­larından biri olan “siber zorbalık” konusuna de­ğinmiştir. Siber zorbalık (Cyberbullying) ergenlik dönemindeki gençlere (12-18) zararlı olabileceği araştırmalarla gösterilen bir çevrimiçi zorbalık türüdür. Yani internette düşüncesizce paylaşılan mesajlar, fotoğraflar ve videolar siber zorbalığa neden oluyor. Siber zorbalığın en büyük mağdur­lan öğrenci, öğretmen, okul idarecileri ve aileler. Öğrencilerin arkadaş, öğretmen ve kendi aileleri hakkında paylaştığı mesajlar, fotoğraf ve ya vide­olar ciddi sorunlara neden oluyor.

Çocuklarımız ve Sanal Dünyadaki Tehlikeler

Time dergisinin Temmuz sayısındaki makale­de sanal zorbalığın artmasından bahsedilmekte ve bunun kurbanı olan bir gencin hikayesi anla­tılmaktadır. Olay şöyledir:

“10 Ocak 2014 tarihinde, Cleveland’ın Brunswick Mahallesi Ohio’da, 14 yaşındaki Matthew Homyk kendisini öldürdü. Bu haber feci bir şekil­de aynı zamanda Matthew’in babası Ray Homyk’a oldukça beklenmedik bir şekilde geldi. Ölümünden önce oğlu, aralıklı olarak aylarca depresyon yüzünden ilaçla tedavi görmüş ve hastanede yatmışada.

Matthew asla tam olarak huzurlu olmazken kol­larını kesti, kekelemesi için endişelendi, kendisinden küçük kız kardeşiyle birlikte ailesinin boşanmasıyla başa çıkmak için mücadele etti kendisi hakkında her zaman hoş bir tarzı vardı. Bir avuç dolusu iyi arkadaşı ve bir kız arkadaşı vardı. Lacrosse yi sever­di. Fakat 2013 Ekim civarlarıda bir gün, Ray bazı şeylerin ters gittiğini söyledi. Matthew hiç olmadığı kadar köşesine çekildi ve babasından yardım istedi.

Henüz dokuzuncu sınıfa başlayan Matthew çevrimiçi bir problemle karşı karşıyaydı. Babasına, insanların onun hakkında korkunç şeyler söylediği­ni anlattı ve onlan görmezden gelemedi. Yeni iPhone’una bağlanmıştı ve onun aracılığıyla da internet sitesi Ask.fm.’e.

Matthew babasının yanına gittiğinde, Ray oğlu­nun sayfasını onun yanında okudu. Matthew’e bu­nun tam anlamıyla gençlik saçmalığı olduğunu, site­den uzaklaşması gerektiğini anlattı. Ray oğluna ertesi gün kendisini savunması gerektiğini anlattı. Matthew hangi sınıf arkadaşlarının ona çevrimiçi saldırdığını biliyordu.

Matthew birkaç hafta Ask.fm.’den kurtulmayı başardı, fakat çok sürmedi. Babasının söylediğine göre diğerlerini takip etmeye meyilliydi. Oturum aç­maktan kendini durduramıyordu.

Çocuklarımız ve Sanal Dünyadaki Tehlikeler

Birkaç acımasız ay geçti. Matthew, kasım ve ara­lıktaki iki intihar girişiminden sonra hastanelik oldu. Kötü yorumlar devam etti: ‘Arkadaşı yok.’ ‘Şizof­ren?’ Ray belirli aralıklarla Matthew ile sayfayı okudu ve endişelendi. 10 Ocak’ta Matthew has­taneden taburcu oldu ve o gece kendini astı.” Time dergisinin Temmuz sayısında Jack Dic­key Ask.fm. hakkında bilgi vermiş ve birkaç yıl önce sosyal ağlann gençler üzerindeki etkisi hak­kında yapılan araştırmalardan bahsetmiştir: “Birçok Amerikan gencinin sahip olduğu. Dünya çapında 120 milyondan fazla kullanıcısı var nerdeyse yarsı lise çağında Ask. fm.’e göre 15 milyonu Amerika’da oturuyor. Bir açıdan Ask.fm., üyelerin herkesin gözü önünde sorular sorduğu ve hızla ce­vap verdiği sosyal ağ, basit bir bildiri tahtasıdır. Fakat üyeler isimsiz bir şekilde etkileşim içinde oldukları için, gerçek çok karışıktır. Korumaların, siteyi gere­ği gibi kullanmayan kullanıcıları ihbar etmesine izin vermesine rağmen, sitedeki birçok insan, korkusuzca ve sonuçsuza herhangi bir şey söyleyebileceklerine inanıyorlar. Ve yapıyorlar.

…2011 Pew çalışmasına göre (son zamanlar­da bir takım isimsiz istemci uygulamaları artmadan önce yapılan araştırma), %88 Amerikan genci sos­yal ağlarda şiddete tanıklık etmiş ve %13’ü çevrim i­çiyken başına bir şey gelmiş olduğundan ertesi gün okula gitmekte endişe etmiştir. Eau Claire’deki Wisconsin Üniversitesinde siber zorbalık araştırmacısı olan Patchin, çevrimiçi zorbalığın, kurbanlan yüz yüze zorbalıktan farklı olarak etkilediğini gösteren anekdotsal kanıt gördüğünü söylemiştir. O ve diğer araştırmacılar daha fazla araştırma yapmayı plan­lamışlardır.

Beynin karar vermeyi ve harekete geçmeden önce düşünmeyi sağlayan bölgesi olan prefrontal korteksin 25 yaşma gelene kadar gelişmemektedir. Ergenlerin tepkisel hareket etmesi ve eylemlerinin potansiyel so­nuçlarım düşünmeden sosyal medyada incitici mesaj­lar yaymlamasının nedeni budur.”

Bu hususta kişilerin ve ailelerin dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır. Günümüz problemi olan sanal zorbalık sorununa karşı gençlerimiz bi-linçlendirilmelidir. Kötü ve kinci mesajlar yolla­madan önce paylaştıklarını değerlendirip bunlar üzerinde tekrar düşünmesi sağlanmalıdır. Kişiler kendi içlerinde ‘yeniden düşünme’ ye başlamalı­dır. Bunun sağlanması için aile içi iletişimin pe­kiştirilmesi gerekmekte ve okullarda bu bilincin geliştirilmesine yönelik sunumlann yapılıp kişi­lerin düşünerek hareket etmeye yönlendirilmesi sağlanmalıdır.

 

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu