İnsan ve Yaşam

Amerika’da Türk Olmak

Amerika’da Türk Olmak

Kaç yaşından beri Amerika’da yaşıyorsunuz?

2005 Ocak ayından beri Amerika’da yaşıyorum Demek ki enson 25 yaşında gelmişim.

Amerika’da ne işle meşgulsünüz?

Şu an Nebraska Eyalet Üniversitesi Lincoln Kampusu için ta- nıtım ve halkla ilişkiler diye tercüme edebileceğimiz bir alan- da çalışıyorum. Ayrıca eşim ve benim kurduğumuz bir görsel efekt, post-production şirketimiz var.

Amerika nın neresinde yaşıyorsunuz?

Ocak ayı sonunda Montana Eyaletinin Billings şehrine taşın­dık eşimin işi dolaytsı ile. Şu an yeni bir ev bulana kadar otel­de yaşıyoruz.

Daha önce hangi eyaletlerde yaşadınız?

Alaska, Florida, Pensilvanya, Gorgıya. Louisiana ve Nebras­ka’da yaşadım. Virgin Adaları ve Bahamalar dahil olmak üzere pek çok eyalette iş ya da seyahat nedeni ile bulundum.

En sevdiğiniz eyalet neresi oldu? Neden?

En sevdiğim eyalet doğal güzellikleri nedeniyle Alaska oldu.

Ancak en sevdiğim şehir, karnavalları, edebiyat, sanata ve müziğe dan merakları, renkli yaşamları ve muhteşem mutfak kültürlerinden dolayı Louisiana Eyaleti nin New Orleans şeh­ridir. Amerika’nın elli eyaleti ve pek çok uluslar arası toprağı var. Bu eyaletleri Türkiye’nin bölgeleri gibi düşünebilirsiniz. Doğal olarak eyaletler içinde bile şehirden şehîre büyük kül­tür farklılıktan var. Kıta ve ülke içerisindeki farklılıklar ise daha büyük. İklim, coğrafi yapı, kültür, ekonomi, etnik, sosyal ve kültürel yapı, ve benzeri öğeler eyaletten eyalete büyük farklılıklar gösterir.

Amerika’ya yerleşme hikayenizden bahseder misiniz?

Çocukluğumda çizgi filmden çok belgesel izleyerek büyüdüm. Küçük yaşlarda dünya dillerine, farklı kültürlere, yabacı coğ­rafyalara, mitoloji ve tarihe olan ilgim oluştu. Kısacası dünya zenginliklerine hayran bir çocuk olarak büyüdüm. İlkokul 4. sınıfta ailemin de yardımı ile özel yabancı dil dersleri alma­ya başladım. Ardından Anadolu Lisesi’ni kazanıp İngilizce, Almaca ve Türkçe eğitim almaya devam ettim. Bu arada 16 yaşımda iken Türk Hava Kurumu tarafında düzenlenen hava­cılık kurslarına katıldım. 18 yaşında iken Dünya Hava Oyunla­rında hakem yardımcılığı yaptım. 19 yaşıma geldiğimde THY tarafından düzenlenen sınavları başan ile geçip uluslar arası havacılık öğrenci değişim programına katılarak Kanadada ülkemi temsil ettim. 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi’nde eğitim görürken Work and Travel programı ile Alaska Eyale- tı’ne geldim. Mezun olmadan önce ise yine Amerika merkezli bir reklam ve fotoğrafçılık şirketi olan Image Group’un eği­timlerini tamamlayıp Royal Carribbean ve Disney gibi şirket­lerde fotoğrafçılık yaptım. Türkiye’ye döndüğüm zaman ka­lıp mastır yapma planım vardı ancak birkaç hafta içerisinde ailem işe girip yerleşmem gerektiğini düşündüler. Bir iki iş denemesinde sonra turizm alanındaki sezonluk işimi bitirip Amerika’ya otel yönetimi stajı yapmak üzere döndüm. Stajımı bitirmek üzere iken yeni arkadaşlarla tanıştım ve kendi şir­ketimizi kurmaya karar verdik. Şu anki eşim ilk yıllarda iş or­tağım ve arkadaşımdı. Ben klasik fotoğrafçılık eğitimi nede­niyle ışık ve teknik olarak kuvvetli bir eğitimden geliyorum. Eşim ise grafik dizayn, görsel efekt ve bilgisayar mühendisliği alanında iki üniversite bitirdi. Tanıştığımız zaman ikimiz de Jorjiya’nın (Georgia) Savannah şehrinde yaşıyorduk. Katrina kasırgasının ardından Louisiana’nın New Orkeans şehrine ta­şınıp. ilk şirketimizi kurduk.

Türkiye’de ne iş yapıyordunuz?

Liseden itibaren kendi param olsun diye yarım zamanlı ya da sezonluk işlerde çalıştım. Lise ve üniversite boyunca ha­vaalanından den satış mağazasına, lokantadan çocuk bakıcı­lığı ve otel yönetimine kadar pek çok farklı atanda çalıştım. Aynı zamanda fotoğrafçılık ve yabancı dil başta olmak üzere pek çok sanat ve dil ile ilgili bölümde eğitim ve öğrenimime devam ettim. Amacım dünyayı gezip fotoğraf çekmek olduğu için köklü bir işe başlamadım. Ailem üniversitede kalmamı, akademiye devam etmemi çok istedi, ama zamanın bölüm başkanı aynı zamand  derslerime giren bir öğretmenimdi. Okulu uzatıp öğrenci kalmak istediğimi söylediğimde bana “Git dünyayı gez, eğer geri gelip bolüme dönmek istersen o zaman tekrar konuşuruz ” demişti. Ben de bulduğum ilk uluslar arası iş imkanını değerlendirip okulu bitirince Florida Eyaleti ne ta­şındım. Arkadaşlarım mezuniyet töreninde iken ben fotoğrafçı olarak Royal Cartbbean’da Karaipler’i geziyordum.

Eğitiminizi Amerika’da mı bitirdiniz yoksa Türkiye’de mi?

Üniversiteyi Türkiye’de bitirdim, ilk stajımı ise Amerika’da yaptım ama eğitimim devam ediyor Çünkü eğitim yaşı olduğu­na ya da bittiğine inanmıyorum. Pek çok sertifikam var. Master ya da doktora için henüz zaman bulamadım, hala yapılacaklar listesindeler.

Amerika’ya ilk gidişinizde neler hissettiniz?

Amerika kıtasına ilk gelişim Kanada’ya olmuştu, Kanada halkını çok sevdim. Farklı şehirlerin doğasını, mimarisini ve İnsanla­rını görme şansım oldu. Otel ve yurt dışında iki ailenin yanıda kaldım. İlk ailem Quebec şehrinde Fransız bir aile İkinci allem ise Niagara şehrinde Ingiliz kökenli bir aile idi. Kültür farklılığı bu iki aile arasında bile çok büyüktü ama beni ve diğer de­ğişim öğrencilerini büyük bir misafirperverlik ile karşıladılar. Amerika Birleşik Devletlerine ilk gelişim İse Alaska Eyaletl’ne olmuştu. Yaşamın her alanından pek çok farklı insanla karşı­laştım, aynı ortamda çalıştım. Çoğu az eğitimli yetişkinler ya da yaz işinde çalışan öğrencilerdi. Beş buçuk ay içerisinde İki iş değiştirdim ve pek çok farklı ortamlarda bulundum. Kısacası insanların her yerde aynı olduğunu öğrendim. Güneş her yerde aynı doğup aynı batıyor, insanlar her yerde insan, temel güdü­ler aynı Bir paragrafa sığdırmak mümkün değil beş-altı ayın deneyimlerini. Alaska’nın güzelliklerini görüp büyülenmemek de elde değil. Fırsat bulursanız mutlaka görmelisiniz.

Aileniz Amerika’ya yerleşme kararınızı nasıl karşıladı?

Kesin bir yerleşme kararım olmadı, hala da yok. Ben gezmeye, farklı kültürleri ve insanları tanımaya,öğrenmeye devam edi­yorum. Hala yerleşmiş sayılmam. Eşim de benim gibi gezmeyi seviyor, farklı eyaletlerde yaşamaya devam ediyoruz.

Fırsatını bulunca yeni bir iş ile yeni yerlere taşmıyoruz. Neredeyse Ja­ponya’ya taşınmak üzere idik birkaç ay önce, Montana’daki iş daha önce teklif verince buraya geldik.

Bir Amerikalı ile evlisiniz bildiğimiz kadarıyla,aileniz bunu nasıl karşıladı?

İzin istemek için Türkiye’ye geldiğimde annem önce çok üzül­dü. Malum kızı el evinde kalacaktı ona göre. Joseph ile tanı­şınca kaynaştılar, O’nu çok sevdiler. Eşim Kızılderili kökenli, ayrıca anne tarafında Avrupa kökenleri var. Amerika’nın 50 eyaletinden 48’inde yaşamış ya da çalışmış. Çocukluğundan beri sanatçı olarak geliştirmiş kendisini, üniversiteye gitme­den önce ise askerliğe yazılmış. Benim gibi O’nun da çok farklı tecrübe ve yaşanmışlıkları var. Birbirimizi pek çok açıdan ta­mamlıyoruz, beraber gezmeye ve öğrenmeye devam ediyoruz. Annemler de bunu fark ettiler ve mutlu olduğumu gördüler. Ben onların Joseph İse bizim adetlerimizi öğrendi, öğrenmeye devam ediyoruz. Ailesi beni kızım diye sever, gelinim diye değil. Zamanla da olsa herkes birbirine alıştı ve kabullendi.

Amerika’da genel anlamda Türklere karşı nasıl bir dü­şünce yapısı var?

Bulunduğunuz eyalete ve yaptığınız ise göre değişir. Genel dü­şünce ya da tavır diye bir şey yok. Türkiye’nin nerde olduğunu bilmeyen pek çok kişi var. Tam aksine, Türkiye’yi ve Türkleri çok sevenler de var. Göçmeleri sevmeyen insanlara Türkleri ve Türkiye’yi sevdirmekte hiçbir zaman zorlanmadım. Ancak mev­cut politik gelişmeler ve terör olayları çok kötü yansıdı medya­ya. Hepimizi endişe içinde bıraktı. Beni tanıyan Türk olduğumu bilen herkes haberlerde yeni bir manşet olunca hemen ailemin nasıl olduğunu sorar. Tatile geldiğimizde paylaştığım fotoğ­rafları gören herkes benimle tatile gelmek istiyor. Bölümden tanıdığım, Türkiye’ye konferans için davetli gelen profesörler var. Onlar bile zaman zaman çok endişeleniyor. Sonbaharda neredeyse birkaç konferans katılımını iptal etmek üzereydik ama olaylar yatıştı ve sorunsuz bir şekilde gidip geldiler. Dedi­ğim gibi, kişiden kişiye değişiyor görüşleri ve tutumları.

Almanya’da Türkler için bir sürü alternatif var;dönerciler,camiler, hatta Türk mahalleleri Amerika’da bu du­rum nasıl?

Louisiana da büyük bir Türk nüfusu vardı. Cumhuriyet Balosu,yılbaşı yemekleri gibi etkinliklerde bir araya geliyor diğer za­manlarda birbirimizi ziyaret ediyorduk. Türk Amerikan Kültürü Derneği orada çok aktif. Dolayısı ile Türkler birbirini tanıyor ve bir araya geliyor. Diğer eyaletlerde bu dayanışmayı görme­dim. Ailecek görüştüğümüz türkler var, çok güzel dostlarımız var sosyal bir birliktelik yok. Sadece Türk olduğunuz için birbi- rinizle dostluk kurmuyorsunuz, herkes kendi hayatına devam ediyor. Kaldı ki bunda yanlış ya da kötü olan birşey de yok.

Amerika’da geçirdiğiniz süre boyunca yaşadığınız en zor durum ne oldu?

Pek çok zorlu dönemler geçirdim. En kötüsü 2009 civarında yaşanan ekonomik buhran, ardından film ve görsel efekt sek­törünün aldığı darbe oldu. Pek çok büyük Şirket ya kapandı, ya da Amerika’nın dışına taşıdı merkezini. Life of Pie filminin ödül almasına karşın Ang Lee’nin görsel efekt sanatçılarına kredi vermemesi (fimin tamamı görsel efekt üzerine kurulu, bu öğeyi kaldırırsanız geriye sadece yeşil ve maviye boyalı şettler kalır) sektöre en büyük darbeyi vurdu. Stüdyomuzu kapatıp, şirke­timi küçültmek durymdunda kaldık ancak şirketi kapatmadık- Duygusal olarak çök zor tabii ki. Uıcid sfx ilk şirketimizdi. Realty Deprivation ise ikinci şirketimizdi. RD artık aktif değil, sadece Lucid aktif.

Türkiye’ye ne sıklıkla gelebiliyorsunuz? Bu durumdan mutlu musunuz?

Her yıl gelmeye çalışıyoruz. Bazen kısa süreli oluyor, herkesi görmek mümkün değil. Zamanımızın bir kısmını aile ziyareti bir kısmını tatille geçirmeye çalışıyoruz. Ev ziyareti yapmak yeri­ne birlikte seyahat etmek bence daha güzel oluyor. Joseph’in tarihi ve mitolijik kazı alanlarını, Türkiye’nin doğal güzellile- rini görme şansı oluyor. Bizimle kim gezerse ya da buluşursa onlarla tanışmış oluyor. Ailemiz çok büyük, her gezide herkesi görmemiz mümkün değil maalesef. Ama çoğu kişi anlayışlı, za­manımızın kısıtlı olduğunu biliyorlar. Yakın aile genelde aile evinde ya da plajda bir araya gelmeye çalışıyor, bir nevi family reunion olmuş oluyor bizim için.

İleride Türkiye’ye geri dönmek gibi bir planınız var mı?

Joseph Türkiye’yi çok seviyor. Altı ay Türkiye altı ay Amerika gibi bir planımız var ama bu uzun vaadeli bir plan.

Şuan elinizde tercih etme şansınız olsa yine Amerika’da yaşamayı mı tercih ederdiniz?

Tercih şansımı hiçbir zaman kaybetmedim, seçimlerimi genel­de pek çok değişkeni göz önüne alarak yapıyorum. Şu an eko­nomik açından Amerika’da çalışmak daha mantıklı, Türkiye’de aynı işi yaparak aynı hayat standartına sahip olamayız. Kaldı ki ikimiz de kendimizi dünya vatandaşı olarak görüyoruz. Gezme­ye ve ileri yıllarda geçimimiz sağlıyacak yatırımları yapmaya devam ediyoruz. Bazen bu yatırımlar dilediğimiz sonucu ver­miyor. Ancak önümüze çıkan engeller bizi dilediğimiz hayatı yaşamaktan ve farklı kültür ve coğrafyaları keşfetmeye devam etmekten alıkoyamadı.

Son dönemlerde Türkiye’de bir çok kötü durumlarla karşı karşıyayız. Bu durumların Amerika’da yansımaları neler?

Türkiye’nin ulular arası prestiji çok düştü, daha önce de an­lattığım gibi herkes çok endişeli. Şu ara Amerika’da da benzeri bir durum yaşanıyor. Dilerim iki ülkenin ilişkileri olumlu bir şekilde devam eder.

Birçok kişini hayalidir Amerika’ya yerleşmek. Peki durum dı­şardan göründüğü gibi mi? Eminim ki değildir.

Tabii ki değil. Amerikan rüyası sadece filmlerde var. Fırsatlar ülkesi olarak gördüğünüz ülke çok çalıştığınız sürece o fırsat­ları size sunar. Rüya sandığınız şeyler karabasana, karabasan sandıklarınız ise rüyaya dönüşebiliyor ama dünyanın gelişme­ye açık olan her ülkesinde durum böyle. Amerika’nın tek far­kı tanıtım ve propaganda konusunda diğer ülkelerden ileride oiimtibn. Yoksa: ” ekonomik ve politik sıkıntılar burada dtevar Ansak alım gücü t»izim- ülkemize göre daha yüksek, onu ab sanayi ve teknolojide gehşnteye devam ederek sağlıyorlar. Ekonomi ile yakından ilgilenenler Amerika’mn Çin’e çok büyük borcu olduğunu bilir. Dünya’da ülke dinamikleri kalmadı as­lında, Gücü elinde tutanlar büyük şirket sahipleri ve dünyanın biıHki zengin ailesi.

Amerika’da bir Türk olarak yaşamanın zorlukları neler­dir?

Dil bilen,eğitimli, açık görüşlü, çalışkan bir birey olarak gel­dim ve çalıştığım pek çok şirkette bu nedenle saygı gördüm. İş dünyasında, özellikle eski paranın hakim olduğu yerlerde tu­tunmak herkes için zor. Türk ya da Alman olduğunuz için değil, o gruba ya da aileye ait olmadığınız için. Bazen o politik ya da dini gruba dahil olmadığınız için. Çok tanıdık geliyor değil mi?

Yine de Amerika’da yaşama hayali olanlara nasıl bir rota belirlemelerini önerirsiniz? Söyleyebilecekleriniz neler?

Öğrenci iken elinize geçen her fırsatı değerlendirin, değişim programlarına katılın, work and travel seçeneklerini deneyin. Staj ya da eğitim için gelme şansınız varsa burs imkanlarına ba­kın. Her okulun yabancı öğrenci kotası ve farklı burs program­ları var. Ancak puanınızın yüksek, dil bil&nizm kuvvetli olması lazım. En önemlisi ise, filmlerde gördüğünüz gibi bir ülkece ge­leceğinizi sanmayın. Amarika’nın .büyük bir bölümü kırsaldır, her yeri New York, Şikago, LA zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bu şehirlerde yaşamak adını daha az

duyduğunuz şehirlerde yaşamak kadar zevkli de değil zaten. Geldiğiniz zaman ise açık görüşlü olun, yeni şeyler deneyin, ernpati kurun. Buradaki hal­kı, farklı kültürleri tanımaya odaklanın, iş disiplinini öğrenin. Her şeyi Türkiye ile kıyaslamak yerine yeni tecrübelerin tadını çıkartın. Tanıştığınız kişilerden öğreneceğiniz şeyler en az on­lara öğretecekleriniz kadar değerli. Hem öğrenmeye hem de öğretmeye zaman ayırın.

Türkiye’de en çok özlediğiniz şeyler neler oluyor?

En çok ailem ve arkadaşlarımı özlüyorum. Türkiye çok güzel bir ülke, her yönden çok zegin bir ülke. Ancak son 10-12 yıldır her geldiğimde daha da değişmiş buluyorum şehirleri, insanları… Büyüdüğüm ülkeyi özlüyorum, beni aklı hür, vicdanı hür, ba­ğımsız ve kararlı bir Cumhuriyet kadını olarak yetiştiren ülkemi ve onun içten, konuksever, art niyetsiz insanlarını özlüyorum.

Beni tanıyan Türk olduğumu bilen herkes haberlerde yeni bir manşet olunca hemen ailemin nasıl olduğunu sorar.

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu