Yurt Dışı Tatil

Yaşayan Şehir Barcelona

Avrupa’da Tek Doyduğumu Hissetiğim

Şehir Barcelona

Eminim çoğumuzun bildiği bir şehir Barcelona. Bir filmde görmüşlüğünüz, bir yerde okumuşluğunuz hiç ilginiz yoksa bile Messi’den aşinalığınız vardır. Bizim de küçük Avrupa gezimizin en merak et­tiğimiz durağı idi Barcelona.

Bundandır ki Paris, Roma, Amsterdam ve Barcelona’dan oluşan listemizde en uzun süreyi ayırdığımız istasyondu. Barselona’ya ilk adım attığımda Roma’nın yerden duvarlara küçük düzenli taşlı yollarından, Kolezyum’un kasvetinden ve ihtişamından, kiliselerin tozlu sıralan arasından yeni çıkmıştım. Biraz nefes almaya, biraz harekete ihtiyacım vardı yaşıma verin ki, işte tam bu yüzden Barselona çok iyi bir seçimdi. Böylesine nefes alan, hareketli, renkli bir şehir ancak gözenekle­rimi açabilirdi.

Gezimizin 4 gününü Barselona’ya ayırm ştik. Havaalanından itibaren ne ulaşımda ne de yer bulmada zorluk çekmedik. Zira Barselona’nıntoplu taşıma sistemi hem etkili hem de sade. O yüzden tek yapılması gereken en ucuzundan bir şehir haritası edinmek. Ulaşımı çözmeniz birkaç dakikadan fazla vaktinizi almayacaktır, tabii bir turla gelmediyseniz. O zaman işler biraz daha kolay oluyor haliyle.

Biraz spontane gelişen gezimizde Barselona  ilgili gezilecek görülecek birkaç yer tavsiyesinin yanında aldığımız en önemli tavsiye şehri ayak­larımızla keşfetmemiz gerektiğiydi. Bir şehri eğer yapılabilecek boyutlarda ise yürüyerek keşfet­mek şehrin dokusunun sindirilmesinde ve şehrin gerçekten yaşanmasında çok önemli bir rol oy­nuyor. Barselona için özellikle bu geçerli, tabii eğer deniz-kum-güneş üçlüsü için gitmediyseniz. Nedendir bilinmez şehrin geçişleri çok keskin ol­makla birlikte oldukça da sindirilebilir.

Turist halimizle orada oldukça eğrelti duruyorduk. Caddeyi bitirdiğimizde meydana çıktık. Meydan oldukca büyük ve şehrin kalbi olma şerefini sonuna kadar yerine getiriyor. Meraklısına Hard Rock Cafe Barcelone bu meydanda bulunmakta. Hard Rock Cafe yan tarafından aynlan yolun La Rambla olduğunu anlamamız çok uzun sürmedi. Yürüyüşümüzün güzelliği de işte tam bu noktada kendini gösterdi, önceki düzen, genelgeçer güzellik, şıklıktan eser kalmamış çok samimi bir ortamın içinde bulmuştum kendimi. La Rambla’da tam anlamıyla farkındalık spontelik incelik vardı. Turist akımının yanı sıra her yerde sokak gösterileri, sokak oyuntan dondurmacılar hediyelik eşya satan seyyar satıcılar var. Hiç bitm yen bir hareket müthiş bir enerji hakimdi sokaklara işte o an gerçekten Katalunya Meydanının ne denli etkili bir geçiş noktası olduğunu anladık.

Mercatt La Baquera tarihi turistik bir pazar şekerlemeden meyveye, et ürünlerinden deniz ürünlerine çeşitli yelpazesiyle ve müthiş renkleriyle karşılıyor sizi. İlk başta değdik pişi­rilme, tuzlanma, kurutulma teknikleriyle tatlandırılmış etleri görüyorsunuz. Bu etleri tadımlık bir çerez kesesi içinde almanız ve pazann geri kalanını gezerken tatmanız mümkün, pazarın bir sonraki katmanında meyveler sergileniyor, aynı mantık burada da geçerli. Rengarenk meyveler pazar havasın­da hem güzel bir görsel hem de fotoğraflar için harika kareler sunmakta. Biraz daha ilerlediğinizde deniz ürünleri çıkıyor karşınıza. Barcelona’nın ünlü deniz ürünlerinin yelpaze­si haliyle oldukça geniş. Bu pazar size şehri tatmanız için fırsat sunuyor. Hem yürüyüşünüzün yorgunluğunu atıyorsunuz hem de değişik tatlarıyla Barcetona’yı keşfedi­yorsunuz Size tavsiye edebileceğim tatlar­dan biri de deniz mahsûlleriyle birlikte hazırlanan bir pilav olan paella. Farklı olan her şey güzel olacak diye bir şey yok fakat bu gerçekten güzel olanlardan. Pazardan çıkmadan baby kalamarıda da denemenizi öneririm.

Pazardan çıktıktan sonra sokağın sonuna doğru yürüdüğünüzde Akdeniz kıyılarına ve limana varırsınız.Orada ilk dikatinizi çekecek Kolomb heykeli olacaktır ve Kolomb Amerika’dan döndüğünde ayak bastığı yere yapılmış ve denilene göre parmağıyla bir yeri işaret eder bir halele yapılmış heykel Amerika’yı gösteriyor. Liman­da ayrıca büyük alışveriş merkezleri, müzeler ve gemi turları bulmanız da mümkün, tabi zamanınız varsa. Limanın gün batımında çok güzel olduğunu uzun ağaçlan ve yollanyla çok dinlendirici olduğunu eklemek isterim.

Gezimizin diğer gününü Barcelona’nın dahi mimarı Antoni Gaudi’nin ünlü eserlerine adadık. Gaudi’nin ciddi anlamda Baroelona’ya katkıda bulunduğunu anlamıştık ve daha önce Barcelona’nın çeşitli yerlerinde görmüş olduğumuz ünlü desenler ve mozaikler bir anda anlam kazanmıştı. Gaudi kalıplara veya akımlara sığdınlamayan tarzıyla Barselona’ya çok ünlü yapılar kazandırmış, Barselona için oldukça önemli bir mimar. Yapılardan ilki Sagrada Familia, bitirilememiş dev bir kilise. Şehirde görül­mesi gereken önemli yerlerden biri. Uyarmak gerek kiliseye girmek için çok uzun kuyruklarda beklemek gerekiyor ama bence buna değiyor zira sırada beklerken duvarlarla sınırlandınlamayan kilisenin dış kısmını inceleme fırsatı buluyor­sunuz. Gaudi kiliseyi bitiremeden öldüğü için hala yapım aşamasında fakat Gaudi’nin detaycılığı gözden kaçmayacak kadar bariz. Kilisenin içine girdiğimde Roma’dan sonraki durağım olduğundan dolayı ilk başta fazlasıyla şaşırtıcı buldum. Zira Roma’da bir çok kilise gezip görmüştüm. Ama bu çok farklı idi. Bütün kalıpların dışında bir mimari ve her heykelde her köşede bir hikaye yatıyor izlenimi veren bir etki söz konusuydu. Sagrada Familia başlı başına bir yazı konusu olduğundan gezip görmenizi tavsiye etmekle yetiniyorum.

Şehrin sahip olduğu birçok Gaudi imzasından en önemli diğer ikisi ise Park Guell ve Casa Mila Park Guell oldukça geniş bir park ve girişi ücret­siz Sagrada Familia’dan eğlenceli ve uzun bir yürüyüşten sonra varabileceğiniz bir diğer durak. Park içerisinde oturup mimarın ve dolayısıyla şehrin dokusunu içinize sindirmenizi ve muhtemelen orada olan bir sokak sanatçısının müziği eşliğinde uzun yürüyüşünüz ve tatlı yorgunluğunu atmanızı öneririm. Aynca parkın üst kısmındaki güzel Barselona manzarasını da eklemem gerek.

Gezinin 3. gününe Barselona’nın, ünlü plajlarıyla başladık. Eğer Barselona’yı yaz ayında görmek istiyorsanız ve Akdeniz’in bir de buradan tadına bakalım diyorsanız tavsiye ederim. Yürümekten yorulmuş ayaklarnıza bir iyilikte bulunmuş olur­sunuz Günün diğer yansında Barselona’nın ünlü Bani Gotic’ine (Gotik Mahallesine) gitmeye karar verdik ve kendimizi yine La Rambla’da bulduk.

Katalanca’ya kadar yürümeye verdik. Katalanca Meydanı anlamına gelen lunya’nın özelliği olması. Çoğu hostel ve kadığımız yer meydana oldukça uzaktı ve biz bunu zor yolla öğrendik ama ilk tavsiyem gezi haritanızı kendiniz hazırlıyorsanız rotanızı bu meydana göre hazırlayın. Hem meydana ulaşım hem de meydandan diğer yerlere ulaşım oldukça kolay, meydanın altında dev bir metro ağı bulunmakta. Aynca günlük metro biletleri de oldukça makul. Yürüyüşünüzün güzel yanı ise şuydu: mey­dana yaklaşmaya başladığımızda kendimizi sanki çok ünlü modacılar giydirmişçesine şık ve marjinal insanlarla dolu bir cadde üzerinde bulduk, şık insanlar şık mağazalardan alıveriş yapıyorlardı.

Her şey fazlasıyla güzeldi meydana çıkıp daha önce Roma’da tanıştığımız Barsetonalı bir turistin tavsiyesi üzerine  geniş bir tapas resto­ranına girdik Tapas bir diğer Barselona yemeği. Aslında daha çok meze olan tapas birden fazla çeşidi söylendiğinde ana yemek kadar doyurucu olabiliyor. Tapası şehrin önlü içeceklerinden biri olan Sangria adlı kokteylle içmenizi şiddette tavsiye ederim. Yemekten söz açılmışken Barselona’nın patatesle hari­kalar yarattığından bahsetmek isterim, özel­ikle patatesli omletleri gerçekten denemeye değer.

Açık konuşmak gerekirse gezdiğim gördüğüm Avrupa şehirlerinde gerçekten doyduğumu hissettiğim tek yer Barcelona idi. Gezinin son gününde hem gerek gezmeye pilimiz kalmadığından gerekse şehre biraz da yukarıdan bakmak istediğimizden Montjuic Teleferiğinin yolunu tuttuk. Montjuic Teleferiği ile çıkılan kaleye girişin ve teleferiğin ufak bir ücreti mevcut. Fakat veldiğiniz paranın sonuna kadar hakkını veren manzarası bütün bir Barselona’yı ayaklarınızın akına seriyor. Kale hem şehri hem de göz alabildiğine Ak­deniz’i ayaklarınızın altına sermekle kalmıyor, aynı zamanda tarihi dokusuyla göz dolduru­yor.

4 günlük gezimizin sonunda Barselona’yı bitir­dik mi? Hayır. Barselona’da gezilecek görülecek çok yer, tadılacak çok tat var. Ama bu 4 gün bile bu şehri yazmamıza yetti. Bir şehirden göebileceğiniz bütünü verecek bir şehir Barselona. Eminim  bir gün orada olunsanız siz de şehirden ayrılırken şehre tekrar dönmeye söz verecek­siniz.

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu